RENKLERDEN İNSANLARA:
Bir arabaya bakıp sırf görünüşü beyaz renkte olduğu için, o arabanın yalnızca beyaz renkten ibaret olduğunu düşünen birine sen yardım edemezsin ki.
Mat beyaz olabilir, Krom veya siyaha dönük, griye dönük, platin parlaklığında bir beyazda olabilir sonuçta, gümüşün beyaz tonu da cabası. Aynısı siyah için de geçerli, tozlu siyahımız var mesela griye benzeyen, hafif canlı bir tonu da var yazları ten pişiren, soluk seçeneğini de tercih edebilirsiniz, göze hitap eder. Her tonun yaşattığı hissiyat farklıdır, lanse ettiği değer farklıdır.
Hiçbir renkten bir tane yok bu dünyada ve siyahla beyaz renk değildir aslında, sadece örneği en göz önünde olandan vermek istedim.
Renk olmayan, ışığın yansımasının bile bu kadar çeşidi varken, renklerin onlarca, insanların, düşüncelerinin, samimiyetlerin ise trilyonlarca çeşidi vardır ki bu yüzden anlatamayız bir bazılarına derdimizi.
Anlatsak bile bizi anlayacak derinliğe sahip olamamaları, yontulmadıkları sürece de hiçbir zaman o konuma erişemeyecekleri, tanımadan yargılamaya devam edip, hayatı yalnızca at gözlükleri ile seyredecek oluşları ya da yalnızca kendi düşüncelerine önem verdiklerinden dolayı, hiçbir koşulda bize katılmayacakları için, istediğimiz kadar anlatsak da bazıları adına 2 kere 2, 5 olarak algılanır, hiçbir şekilde de değişmez, değiştirilmez, değiştirilmesi ise teklif dahi edilemez.
Bazıları da inadına sormaya devam ederler sorularını, bir muhalefet ortamı oluşturmak, bizi haksız duruma düşürmek, bir güzel de aşağılamak için, ortamı germek asıl amaçları elbette.
Böyle insanlara da derdimizi tam olarak anlatamayız, çünkü asla çift taraflı sorgulamazlar, tutarlı bir fikirleri olmaz, doğal olarak ya karşımızda durup, karşıt bir fikri savunurlar ya da yanımızda olup, karşımıza geçecek olan insanlara tehdit (!) oluştururlar.
Renkler onlardan daha derindir, en azından bir anlam bir ifade oluştururlar bakış açımıza, renge baktığımız anda bazı duygular içimize yüklenir, kırmızı acıktırır derler misal, mavi sakinleştirir, mor ise asil renktir, ayriten strese de sokabilir, siyah karamsardır, beyaz iyimser, gri hep ortadadır, sarı neşelidir, turuncu kendinden emin, yeşil ağaçları akla getirir, pembe ise hayalleri.
Yalnızca bir seçenekmiş gibi görünse de renkler, her zaman hayatın aynasıdır bize, bir alana yönelme konusunda bile şayet bazen acele ediyorsak o alanın renginin de bunda büyük ölçüde önemi vardır, yeşil ışıkta karşıya geçmek keza, yeşile olan algımızı tümden değiştirmiştir değil mi?
Yeşil rengini gördüğümüzde ona kolaylıkla güvenebiliriz, yeşildir zira, geç hadi demektir.
İnsanlara gelince, bazen bir insanla tanışıyorsunuz ve o insan bir renk kadar bile derin olamıyor, düşünmeyi deneyemiyor, öfkesiyle, yargılarıyla, bencilliği ile yaklaşıyor her olaya, renkler kadar derin olmayı beceremiyor, takılıp kaldığı bir değer var, ondan vazgeçemiyor, hayatın yalnızca tek renkten ibaret olduğuna sonuna kadar inanıyor, 6 şapka tekniğini asla deneyemiyor.
Böyle olan bir insana, herhangi bir konuyu anlatmak mümkün, anlaması ise muallak.
Anlattığım konunun, onlara hitap eden kısmını alacaklar ve kalanını ya bağıra çağıra yüzüme haykıracak, hakaret ve serzeniş eşliğinde beni yerden yere vuracaklar ya da sakince, sessizce bana geri uzatacaklar düşüncelerimi, ben de o kalan kısmı buzdolabına koyacağım ki bozulmasın, lazım olduğunda kolayca ulaşabileyim ve halen daha ilk günkü tazeliğinde olacağını bileyim.
Renklerin bilinç altında oluşturduğu anlam ve bize yüklediği duygulara örnek;
Ben az önce buzdolabı derken bile yazıyı okumakta olan büyük çoğunluk beyaz, azınlık kesim ise kırmızı, gri ve siyah rengini düşündü, şayet renkler derin, gerekli, çeşitli, hatta neredeyse sonsuz olmasaydı, semboller haline gelmeseydi, bir düşünceyi aktarırken verilen metafordaki nesnenin rengini, kimse zihninde otomatik olarak ayarlamazdı.
İnsanlar, renkler kadar özel olmayı beceremiyorlar demek, haklarını yemeyelim, bazıları sahiden en canlı renklerden bile canlı, en nadide cevherler kadar paha biçilmez olabiliyor, hiç şüphesiz.
Sözüm onlara değil, tenzih ederim.
Benim sözüm, genel kitlenin paslanmaya yüz tutmuş demirden hallice bireylerine;
Kendinize çeki düzen vermelisiniz, renklerin, kimileri için, sizin varlığınızdan katbekat daha fazla anlam ifade etmesi, zorunuza gitmiyor mu yoksa?