Eğer siz de 90lı yıllarda doğmuş ve 90lı yılların son bereketli yıllarında, milenyum ve onun ilk yıllarında çocukluğunuzu geçirdiyseniz hala hafızalarınızda tazecik kalmış pek çok film olmalıdır. Yılbaşı tatilinde sıcacık sobanın olduğu salonda yılbaşı temalı Hollywood filmleri izlemek, hafta sonları ve 23 Nisan’da kahvaltıdan sonra çocuk filmleri izlemek en büyük eğlencemizdi.
O yıllarda eğer ortalamanın üstünde bir ailenin çocuğuysanız evinizde bazı favori filmlerinizin cdleri olmuştur. Fakat çoğunlukla televizyonda izlediğimiz ve âşık olduğumuz filmleri tekrar izlemek için bu özel tatilleri heyecanla beklerdik. İşte biz heyecanlı çocuklar şu an internete girip istediği filmleri izleyen nesilden çok daha şanslıydık. Çünkü o yıllarda çocuk filmleri bütün aileyi ekrana kilitleyen ve binlerce kez izlense bile asla heyecanından ve güzelliğinden bir şey kaybetmeyen filmlerdi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bahanesiyle gelin çocukluğumuzun unutulmaz filmlerini tekrar hatırlayalım!
Çocukluğumuzun Unutulmaz Çocuk Filmleri
1. Aslan Kral
Hangimiz ağlamadık çılgınlar gibi? Çocukken önünde oturduğum televizyona doğru bağırarak ağladığımı o kadar net hatırlıyorum ki. Aslan Kral sayesinde, hayvanların krallığına ilk kez bu kadar büyüleyici bir şekilde misafir olmuştuk. İyiyle kötüyü, ailenin değerini, sevgiyi ve hayatın ta kendisini göstermişti bize Simba’nın hikâyesi. Senaryosu ve karakterleri bir yana, sadece müzikleri için bile âşık olunur bu filme. Yeminim var, çocuklarıma bu efsane filmi mutlaka izleteceğim!
2. Evde Tek Başına 1-2
Unutursak kalbimiz kurusun Evde Tek Başına reis! Benim ilk aşkımda kendisi. Gerçi sonra çok bozdu ama olsun, ben onu hafızamda o yaşında ve karizmasında bıraktım. Sürü gibi bir aile bir anda evden gidiyor ve siz koca evde tek başınasınız. Dünyanın en eğlenceli aktivitesi olabilir. Bizim yaşların en büyük hayaliydi bu macera. Şu an hala yılbaşlarında sıcak çikolatamı alıp bir Evde Tek Başına yapasım geliyor.
3. Bebek Firarda
Dünyanın en tatlı bebeği olabilirdi kendisi. O minik emeklemeleriyle bir arabanın altında kalacak diye ödüm kopuyordu. Hâlbuki kaç kere izlemiştim ve o arabanın altında kalmayacağını biliyordum. Saftık biz biraz. Türk televizyon kanallarının en çok sevdiği film hangisi diye sorulsa, akıllara ilk gelecek cevaplardan biri kesinlikle Bebek Firarda olacaktır. Üç gerizekalı daha yürümeyi bilmeyen bir çocukla nasıl başa çıkamaz akılınız almaz milenyum çocukları!
4. Problem Çocuk
Şahsen ben bütün şeytanlıkları bu veletten öğrendim. Bizim neslin adeta öğretmeni gibiydi de diyebiliriz. Onun şeytanın aklına dahi gelmeyecek türlü muzipliklerle, oradan oraya koşturması; kesinlikle ebeveynlerin en çok korktuğu çocuk profilini oluşturmaktadır. Problem Çocuk, neresinden bakarsak bakalım, “Yaramazlık nedir, nasıl yapılır?” sorularına tek başına cevap verebilecek kadar enteresan ve bir o kadar da değerli bir filmdir.
5. 101 Dalmaçyalı
Bizim nesil bu seriyle ilk köpek sevgisini tattı. Birkaç versiyonlu çizgi filmleri, ardından gelen filmi ve devam filmleri derken bir dönem devamlı olarak muhatap olduğumuz bir seriydi. Cruella’dan da korkmayan da ne bileyim, bizim nesilden değildir!
6. Space Jam
Bizim çocukluğumuzda Bugs Bunny sevmeyen bir çocuğun olması imkânsızdı zaten. Bir tarafta gezegenin görmüş olduğu en iyi basketbol oyuncusu Majesteleri Michael Jordan, diğer tarafta ise yaramazlıkları dillere desten Bugs Bunny. Haliyle Space Jam’i binlerce kez izlememek de imkânsızlaşıyordu. İzleyenlerin çok iyi bildiği gibi, Jordan’ın tüm evrene basketbol dersi verdiği, arkadaşlığın ve sevginin önemine her bir dakikasında dem vuran Space Jam, belki de defalarca kez izlediğimiz; ancak yine olsa yine ilk günkü hazla hayranlık besleyeceğimiz filmlerin başında yer alıyor.
7. Maske
Şimdiki neslin Marvel, DC super kahramanlarından önce bizim hepimizi kahkaha tufanına tutan Maskemiz vardı. Mimiklerin efendisi Jim Carrey’den, nevi şahsına münhasır bir süper kahraman filmi; yeşil suratıyla evlerimize konuk olan Maske, akıllarımızda daha çok çizgi dizisiyle yer etmiş olsa da, Jim Carrey’nin filmdeki eşsiz performansını unutmak da bariz haksızlık olacaktır. Bir an olsun yerinde durmayan dinamizmiyle gönüllerimizi fethetmişti.
8. Afacan Köpek Beethoven
Sıra geldi bir köpekten daha fazlası, evlerimizin en sevimli misafirine olan Beethoven’a. Eğer ki şu an beslediğimiz bir hayvan sevgisinden bahsedebiliyorsak, bunda Beethoven’ın payı yadırganmayacak derecede büyük. Onun o sevimli, afacan ama bir o kadar da zeki hâli, bu tüylü canlılara tüm çocukların büyük bir sempati beslemesine olanak sağlamıştır. Üstüne bir de filmin kendine has eğlencesini işin içine kattığımızda Beethoven; seyir zevki yüksek ve unutulmayacak bir film hâlini alıyor.