Balerin Ceren Özdemir, gencecik bir öğrenciydi. Güzel sanatlar okuyordu. Birkaç enstrüman çalıyor, doyasıya dans ediyor, tutkusunu, yaşama sevincini baleye ve müziğe aktarıyordu. Çocuklara bale öğretip, sanat aşılayacaktı gelecekte. Güzel dans gösterilerinde yıldız olacaktı. 90 yaşında bir nine olduğunda saygıyla anılacaktı çünkü o yaşına kadar iyiliği, sanatı yatacaktı çevresine ve Türk kadınının timsali olacaktı. Ama olamadı… Ordu’da tanımadığı Özgür A. tarafından evinin önünde bıçaklanarak öldürüldü.
Gencecik bir ışık yeryüzünden silindi ancak gökyüzünde hala ışıl ışıldır eminim ki. Kadın cinayetlerinin ardının kesilmediği Türkiye’de bir rakam daha oldu Ceren. Maalesef ki… Eski eşinden tehdit mesajları alıp devletten koruma talep edip herhangi bir koruma almadan öldürülen, kaçırılıp tecavüze uğrayan, canice katledilen kadınlarımız o kadar çok ki! Son yıllarda her ne kadar kadın hakları savunucusu dernekler pek çok yürüyüş düzenlese de polisin şiddetliyle karşı karşıya kaldı. Bir devletin kadına bakışı yetkililerin söylemleriyle değil icraatlarıyla anlaşılır. Maalesef ki Türkiye kadınlar için hala güvenli bir yer değil her ne kadar yetkililer “Kadına şiddete hayır” dese de kadın cinayetleri önlenemiyor. Peki neden önlenemiyor? Çünkü hukuk sisteminde çok büyük açıklar var. Caydırıcı cezalar yok. En önemlisi Türkiye’de pek çok alanda gördüğümüz sistemsizlik adalet sisteminde de mevcut. Sadece şu sorular bile kadın cinayetleri başta olmak üzere pek çok kan donduran suçun neden ortaya çıktığını ispatlıyor:
- Özgür A.’nın temel amacı yetiştirme yurdunda kendisine işkence uygulayan görevliyi bulup öldürmek. Ayrıca sürekli sokakta gördüğü birilerini öldürme isteği içerisinde. Psikolojik olarak hiç normal olmayan birinin ortaya çıkmasının belki de esas suçlusu yetiştirme yurdundaki işkenceci görevli. Tabii ki birini öldürmek istemenin hiçbir kabul edilebilir nedeni olamaz. Ancak annesi babası olmayan bir çocuğu istismar eden ya da çocuğa işkence uygulayan biri nasıl oluyor da yetiştirme yurduna gelen bir denetimci ya da müdür tarafından tespit edilemiyor?
- Nasıl oluyor da 14 yıl önce Ordu’da bir çocuğu öldürme teşebbüsünde bulunan Özgür A., cezaevine konduktan sonra 2017’de çıkan yasa ile gönderildiği açık cezaevinden firar edebiliyor? Ve nasıl oluyor da firari iken 1 yıl sonra hırsızlık yaparken yakalanıp, tekrar açık cezaevine konuyor? Çünkü firar eden bir kişi açık cezaevine konma hakkını kaybeder. Ayrıca nasıl oluyor da 2’nci kez konduğu açık cezaevinden 1 Aralık’ta bir kez daha firar edebiliyor?
- Açık ceza infaz kurumları, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan kurumlardır. Kabarık bir sicil kaydı olan Özgür A.’ya neden elektronik takip cihazı takılmadı? Nasıl oluyor da psikolojik olarak uygun olup olmadığı doktor tarafından belirlenmeyen Özgür A., izin alarak topluma karışabiliyor ve bu sırada firar edebiliyor?
Bu olayın ardından Düzce Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit’in, Ceren Özdemir cinayetine ilişkin yaptığı açıklama da kan dondurucu. Evet bu olay Türkiye genelinde büyük tepki topladı ancak bir ilin eğitiminden sorumlu bir kişi şu açıklamayı yaparsa bu ülkenin eğitim de dahil pek çok alanında nasıl insanlara güvenip geleceğimizi teslim edebileceğimiz koca bir soru işareti haline gelir. Murat Yiğit’in açıklaması şöyle:
“Olayı gerçekleştiren suçlu bir insan var. Ama olayın da çok değişik boyutları var. Dolayısıyla biz çocuklarımızı her yönüyle iyi yetiştirmeliyiz.”
Çocuklarımızı iyilikle, saygının, sevginin ne olduğunu öğreterek, kadın ve erkek eşitliğinin bilincini empoze ederek yetiştirdiğimiz sürece bu tarz cani ve sapık insanlar ortaya çıkmayacaktır. Yukarıdaki güvenlik açıklarına dair sorulara birinin yanıt vermesi ve acilen bu sorunların çözülmesine dair çalışmaların başlatılması gerekli. Yoksa her gün bu güvenlik açıklarının olduğu bir Türkiye’de sokakta yanımızdan geçen birinin bizi öldürüp öldürmeyeceğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
