BİR KÜÇÜK KIZIN ACISI

Sizlere bir hikayeden bahsetmek istiyorum bugün. Aslında hikaye de denemez buna ne dendiğini bende bilmiyorum ama birlikte öğrenebiliriz.

Yemyeşil gözlü, bir o kadar da tatlı, bir kızmış nur. Bu kız aslında ne kadar bıcır bıcır olsa da bir o kadar daha fazla üzülüyormuş. Nedeni ne sizce? Çünkü kaderi böyle yazılmış bu küçük kızın “kader” hep kader değil midir yaşadıklarımız? Bazı insanlar kadere inanmaz ama aslında başımıza ne geliyorsa kaderden aslında. Anlımıza ne yazılıyorsa bu dünya da onu yaşıyoruz, görüyoruz. 

Bu tatlı kızın kaderi ise çocukken çocuk olamamasıymış. Şimdi sizler nasıl? Diye soracaksınız ben hemen cevap vereyim. Tatlı kız küçükken hastalanıyor ve o hastalanmadan dolayı her hafta her gün hatta her ay hastanede yatıyor. O küçük ve tatlı kızın psikolojisini düşüne biliyor musunuz? Ben çok iyi biliyorum. Şimdi olmasa da bu psikolojisi ileride hem hayatına zarar veya sizin deyiminizle engel olacak. 

Bu kız yaşıtları gibi ne oyun oynaya bilmiş ne de istediği şeyleri yapabilmiş. Hayatın da her şey yasak olmuş. Mesela; lolipop, pamuk şeker, hatta bazı yerlere gidememiş; okul, lunapark, park,…aslında daha bir çok şey var ama saysam da yetmez yer.

Bir sürü tedavi kullanılmış gerekli gereksiz ne varsa bu küçük kızın üstünde denenmiş bir nevi kobay olarak kullanılmış aslında. Canı her gün daha da acımaya başlamış. Daha küçücük bir kız mutlu olmayı bir kenara itip hüzne çökmüş. Damar yolları patlamış bu ne kadar acı vermiş olabilir sizce? Çok! İşte bu kız da hastanede acılarının hissizleştirmeyi öğrenmiş. Hastane de yazını, kışını hatta bütün mevsimleri hastane camının önünde izlemiş. İlerleyen zamanlarda ise hala bir tedavi bulamamışlar oysaki o küçük kız ne kadar dayansa o kadar canı acıyor. 

Küçük kız küçük yaşta kablolara bağlı kalmış. Hastane odaları onun evi olmuş. Hatta sizlere bir anısını anlatayım. 

“ küçük kız artık canı yazmasını hissizleşmişti. Bu odaya yazın gelmişti şimdi ise dışarıda kar yağıyor. Küçük kız ve ailesi onu eve götürüp bir duş alması için doktorundan izin alırlar. Küçük kızın damar yolu çıkarılmadan dikkatli bir biçimde hastane odasından çıkarılır ve eve gitmek için taksiye binerler. Taksi evlerinin önünde durduğunda küçük kız dışarıya baktı yaşıtları kardan adam yapıyor ve kar savaşı yapıyorlar. Küçük kız gözlerini arkadaşlarından alamazken ne ara taksiden indirildi bilmiyor. O gördüğünü küçük kız hayatı boyunca unutamadı.”

İşte küçük kızın kaderi ne kadar acı dimi? Bu daha ne ki aslında bunun gibi birçok anısı var. Anıları sadece hastane odası ya da hastanenin bahçesinde oysaki çocukların anıları okuldan, ailesinden olmaz mı? Küçük kız artık ruhsuzlaştı ne acı ne hüzün hissediyordu. O küçücük bedeni acı çekerken o küçük kız olmaktan yetişkin bir insana dönüştü. Dıştan çocuk olsa da içi yetişkin bir birey oldu.

Aslında sizlere bunu anlatmamın nedenini bende bilmiyorum. Bazen insan acılarını anlatmak ister ama etrafında insan bulamaz. Aslında sizlere bir haberim daha var bu küçük kız hastalıklarla hala cebelleşiyor bu hastalık olmasa da başka bir hastalığa tutuldu ve artık patlakta verdi. İşte insan kendi kaderini değiştiremiyor. Bu küçük kız içine kapanık ve gülmeyen bir kız oldu. Hayatına öyle devam ediyor. Ne umudu var ne de başka bir şey sadece ruhsuz bir beden nasıl oluyorsa o da hayatına öyle devam ediyor.

İşte herkesin bir acısı var bu küçük kızın da kaderindeki acısı buymuş. Eğer sizlerde ruhsuzlaştıysanız inanın hayatınızı yaşamıyorsunuz demektir. Ben ve o küçük kız hayatımızı yaşamıyoruz. Bizler hayatla mücadele ediyoruz ama her seferinde dibe batıyoruz. Bizler denemekten vaz geçmiyoruz. Sizler de ne olursa olsun hiçbir şeyden vazgeçmeyin hatta pes etmeyin. 

JÖNYLDC123
Hayat, var olmadıklardan oldurmaktır…
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
FUTBOL ELEŞTİRMENİ
Sonraki
Bir Veda Önsözü Fakat Kime, Nereye?

Bir Veda Önsözü Fakat Kime, Nereye?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.