En çok Rus edebiyatıni severim; ve Dostoyevski benim ruhumu, düşüncelerimi yansıtan yazarlardandir. Her okuduğum romanında kendimden birşeyler bulurum… Hayat hikayesini okuduğumda beni çok etkilemisti
Kisaca sizede bahsetmek isterim:.
Ünlü, Rus Roman yazarı Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1821 yılında Moskovada doğmuştur. Annesini çok küçük yaşlarda kaybetmiş olması, eserlerine de yansımıştır.Mühendislik okulunun bilimsel ve askeri disiplini, okumak ve kitaplar yazmak isteyen Dostoyevskinin istekleri hiç bağdaşmıyordu. Bu sebepten dolayı, öğrenimini bitirdikten hemen sonra yoksul kalmayı göze alarak kendini kitap yazmaya verdi; Geçimini sağlamak içinse, çeviriler yapmaya başladı. Ancak, adını yavaş yavaş duyurmaya başlamışken genç liberallere katılmasıyla hayatının akışı önemli ölçüde değişti.
Nikolayın polisleri tarafından cezai yaptırımlara maruz kaldı; 8 ay hücrede yattıktan sonra ölüm cezası onun için gelinen son noktaydı. İnfaza saniyeler kala cezası dört yıllık Sibirya sürgününe çevrildi.( Dosteyevski, “budala” kitabiında infaźa anındakı duygu-düşüncelerini okuyucusuna hissettirmiştir. Sürgündeki hayatını “ölüler evinden anılar” kitabında etkili bir şekilde anlatmıştır.)
Sürgün bittiğinde, bu sibirya günlerini ölüler evinden anılar adıyla romanlaştırır. roman yayınlandığında Rusya’da adeta deprem etkisi yaratır. hatta çar’ın bile kitabı gözyaşları içerisinde okuduğu ve bundan etkilenerek köleliği kaldırdığı iddia edilir.
Sürgün kararından uzun süreler geçtikten sonra, yeniden Petersburga dönme iznini bir şekilde almayı başardı, bu şartlar altında yeniden yazmaya başladı ve vazgeçmedi. Dostoyevski Yazdıkları kadar zor bir hayat yaşamistir. Dostoyevski, resmî çeken degil, resmin içinde yer alan oldu. Bu devrin en büyük eksikliğidir; olayları hissetmek, düşünmek, idrak etmek ve yazmak. Bir devir hissedilmiyor, kaleme alınmıyor.