Bazılarımız hayatından şikayetçi,kimileri de olduğu gibi yaşar kurulu düzeni.Var olduğun sürece ya bu düzende boğulursun yada liderlik masasında oturursun.
Ben ikisi arasında gidip geldim. Darbelerim büyüdükçe hatalarım büyüdü,aklım şaştı.Hiç kaybetmek istemediğim masumiyetim yok oldu önce,içimde bunca zaman saklanmış kin,öfkemin esiri olmuş,kendimi kaybetmiştim.
Düşünsenize hangi kız çocuğu ergen dönemlerini ihtiyaç duyduğu biriyle geçirmek istemezdi ki?Ben annemi tam 18 yaşımda kaybetmiştim,onunla ilgili çok hayal kurardım,sınırları olmazdı uzak ama ulaşılmaz değildi.Ve tam 18 imde belleğime yerleşen ilk acı tecrübe şu oldu.’Yaşa, herşey çok çabuk tükeniyor’.Hızlı yaşamayı seçtim, frenlerimi almışlardı sanki.Halbuki görmediğim tek şey kendimi incitmek olmuştu.Bedenimi,kalbimi hiç olarak görmüştüm. İşte o zaman anlamıştım,öfkeli bir çocuktum.Ama büyümeliydi bu can,seçimlerinin bedellerini önceden sezinlemeliydi.Büyümedim,durmadım ve sonuç derin yaralar almış;içi korkak,dışı kendi kendisinin fedaisi..
Dışardakilere düşman,içimdeki karanlığa bile dosttum ben.Yanlışın bile bile elini tuttuğum,sarıldığım bir gezegeni var ettim ve orada barınan yedi cehennemi içine alan bir deli ben yaşıyordum.Yazık ettim,yaralarımın bu kadar derinleşeceğini bilmeden en derin sızlayan yarayı daha çok kanattım,öfkemi kustum kustum şimdi susma,durulma zamanı.
BELKİ DURULDUM,BELLİ Kİ YORULDUM..
Şimdi akıllanma zamanı size birkaç tavsiyem olacak.Siz okuyun,ben kurumuş yaramın kabuklarını kaldırayım.Sadece yara izi kalmış birkaç kelime kalsın…
Önce kim olduğunla başla.Neydin! Gözlerini kapat ne olacak,sana ne yakışacak onu bulman lazım tabi yaptığın tüm hatalarını tecrübe hapı olarak yut bununla beraber.Sonra derin nefes al.Çünkü bir daha durup nefes alamayacak kadar arayış içinde olacaksın.Zaten o ışığı bulduğunda nefesin tükenmiş olacak.
Ne kadar yara alırsan al,ne kadar üzülürsen üzül,ne kadar düşersen düş,istersen paramparça olursan ol kalbin durmamışsa ve acını gözyaşında,yüreğinde hissediyorsan hala,kendine yakışanı yapmamışsındır.Hani derler ya hayat bir sınav.Bizde ya mağduruz yada zafer benim diye bağıran tarafız.O yüzden belini bükeni değil,hayallerini taşı omzunda.Belini büken hataların,pişmanlıkların değil ışığa yürürken karşılaştığın zorluklar büksün.Yanlışlar kitabın olsun elinde,tecrübelerle dolu.Bir daha yapmayacağın ‘pışık bir daha ben yer miyim? bunu be diyebileceğin egon olsun.Sihirli hikayelerdir her biri.O elde ettiğin tecrübeler ve sihirli kelimeyle açabilirsin kitabın her sayfasını.Sen buldukça,arayışına sadık oldukça ışığı göreceksin.Yıllar belini bükecek ama son nefesinde Zafer Senin Olacak…Çünkü o teslimiyette ne aldığın yaraları bir daha hissedececeksin nede yaralanacaksın.Yaptım sonunda bana yakışanı diyece, hayatındaki bilge sen kalacaksın.Yeterki düştüğünde kalk,hayal et,yutkun ve başla.
Şimdi bunları demek kolaydı,derinlemesine girelim şu girdabın içine.Bir Delinin Gözyaşlarını dinlemeye hazırsındır umarım.
Öncelikle tatlı bencil ol,hep kendim değil beni mutlu eden ne varsa mutluluk katan şeyleri artırıyorsa onlarla beraberim diyeceksin.Çünkü mutluluklar gelip geçici,değişecek zamanla belkide.O yüzden tadını çıkar,keyif al.
-Korkularınla,hatalarınla aniden teslim olmak yerine doğru zamanda yüzleşeceksin.Çünkü ne elde edersen iyi veya kötü olsanda sonunda kendine yakışanı yapacaksın.Hemen bu oldu diye oturup sonlandırma oyun daha bitmez,ışık görünmeden.Game Over yazısı düştüde tabelada ben mi göremedim..
-Sınırların olmasın ama kendine saygın olsun.Saygın oldukça sınırların, ödül alacak esneyecektir.
-Mutlu olmak,huzur duymak istiyorsan ve gerçekten yorgunsan,savaşçı kişiliğim yok benim diyebiliyorsan seni gerçekten üzdüyse hataların,tecrübeye de ihtiyacım yok diyorsan UNUT !Özgür bırak ama unutamıyorsan sen kalbine güven, SEN savaşçısın sadece durul ve dinlen.O kalp sende var oldukça,seni savaşmaya hazırlayacak. Yeterki belin bükülmesin. İZİN VERME…Zafer insanı yorar pişmanlıkları değil.Tabi onları görmezden de gelme.Sana ne yaptıklarını gör,bil..
-Üzüldün diye kendini cezalandırma.Empati yargın olsun yaşattığını yaşayacak kadar bilinçli,yaşadığını yaşatacak kadarda cesur ol.Ama ben bunu hakettim diye yanlışa bile bile yürüme,çünkü derin yaralar iz bırakır.
-Hiçbir şey seninle kalıcı değil.En önemlisi,bunu sona sakladım.Çünkü birşeyi ne kadar çok bağlarsan kendine, ipin çözülse de fırtınaya kapılırsın.Frenlerin tutmaz ,yaralar üstüne yaralar alır,benim gibi bir zindanda delirmeye yüz çevirir,onu kendine yakıştırırsın.
Evet ben tam bir çılgın deliyim. Deliliğimide çaldım,o zindandan kaçtım.Çünkü yaralarım yorsada,kalbim yorulmamıştı.Durdum,gözlerimi kapattım yuttum her hatamı,korkularımı.Deli oluşuma sarıldım.Yorgun şavaşçıyım,çok yoruldum ağladım ama tekrar gülmeyi başarabildim,tekrar ağlamayı da.Çünkü tatlısıyla büyümedim ben acıyla olgunlaştım.Tıpkı güneşte çok kalıp kızaran meyve gibi.
Olgunlaştım şimdi ışığı görebiliyorum uzakta ama yakışanı yapacağım daha bitmedi…
Derin izlerle,tecrübe kitabımla,elde ettiğim gözyaşlarımı sana sunuyorum belki su damlası birikecek göl olup denizlere erişecek.Denizlerde ve kurumuş cesaretli yüreklerde yağmur gibi yağmak dileğiyle..