Sessizlik her zaman güzel olan bir şey değil.
Uzun zamandır düşündüğüm çok şey var. Etrafımda düzelmesi gereken çok fazla insan var. Kendi bildim bileli fazlasıyla çevremdeki kişiler için yıpratırım. Elimden geldikçe yardımcı olmaya çalışırım ama yaşım büyüdükçe bir şeyleri kaldıramamaya başladım. Arkasından bir sürü sorun getirdi. Çünkü ben kimsenin annesi değilim. Daha sonra fark ettim. Bu istemsiz yaptığım bir şeymiş meğersem. Etraftaki insanlardan onay alma ve beni sevsinler diye her şeye göz yumma.
Tamamen çocukken yaşadığım travmalarla alakası varmış.
Sorun şu ki oldum olası böyle yaşadığım için kendimi soktuğum bu durumdan çıkamıyorum çünkü hayatıma giren herkes ve her şey bundan ibaret oluyor. İlişkilerim, arkadaşlarım, etrafımdaki herkes beni yormak için yanımda gibi. Kendimi soktuğum bu durumun ucundan tutup kendimi çekmem lazım ama bu daha korkutucu çünkü alışkın olduğum ve konfor alanım olan yerden çıkmam gerekiyor ve bu durum beni fazlasıyla korkutuyor. Konfor alanımdan çıkmam demem etrfaımdaki bir çok kişiyi temizlemem anlamına geliyor. E haliyle nu durum benim için korkutucu oluyor çünkü bir yandan yalnız kalabilmeyi göze almam gerekiyor. Yalnız kalacağımdanda değil eminim birileri gelir birileri gider ama beni ne kadar yorsalarda etrafımdaki insnalarda bir yandan değer verdiğim kişiler. Onların her birini hayatımdan çıkarmak benden çok fazla şey götürecek ama kendi hayatım için bunu yapmam gerektiğinin de fazlasıyla farkındayım. Şimdi hayatımın en garip anlarından bir tanesindeyim.
Çok fazla cesarete ihtiyacım var.
Hiçbir şeye enerjim yok ama enerjimi toplamam lazım. Derin bir nefes alıp yeniden başlamam lazım. Bazen çok geç kalmışım gibi geliyor. Halbuki yirmili yaşlarımın sadece başındayım. İnsanlar ne yaşlarında neler neler yapıyor. Benden geçmiş gibi hissetmek yerine yine de fark ettiğim için kendimi tebrik etmem gerekiyor. Kendimi suçlamıyorum çünkü her insan gibi bende bilinçsizce yaptım tüm bunları. Elimde olmadan beni anlayacak kişiler yerine hep annelik yapmak zorunda kalacağım kişileri çektim hayatıma. Kökleri değiştirmeden bir ağacın yeşermesini beklemek zaten imkansızdır. Çürük köklerimden kurtulmam gerektiğinin farkındayım. Şimdiye kadar hiç bu kadar bilince sahip olmamıştım belkide.
- Sorun bunu yapıp yapamayacağım. Umarım daha sonra da bu kendimden eminliğime sahip olurum. Ve hayatım iyi anlamda değişirken hayatımın nasıl yolunda gittiğini izlerim.
Şans dileyin çünkü buna çok ihtiyacım olacak.
Küçüklü büyüklü anılarımı düşünüyorum da geçmişe dönüp. Hiçbirine tam anlamıyla mutluydum diyemiyorum çünkü hep bir şeyler eksikti aslında. Kendimin farkında olmadığı bir şey eksikti. Aslında burnumun ucunda olan şeye bakmak yerine arkama bakmadan kaçmayı seçmişim. Dizilere filmlere tutunmuşum, kitaplara kapatmışım kendimi. Aslında onlardan bile anlamam gereken çok fazla şey vardı. Hayatın bana mesajı çok açıktı.
- Kaçma! Kaçmaya devam edersen seni kovalamaya devam edeceğim. Kaçtım zannetiğin her anda gölge gibi arkadan belireceğim.
Gözlerini kırpma, her kırpışında korkuların sana daha yakın olacak.
Dümdüz gözlerimi kırpmadan hayata bakmayı öğrenmem gerekiyor. Dinlemek adına kendimi kapatarak, yani gözlerimi kapalı tutarak, bir yere varamayacağım en büyük farkındalıklarımdan biri oldu.
Yani,
- Kendi hayatımdan başkalarının hayatlarının sorumluluğunu almak zorunda değilim.
- Herkes gibi bende yalnızım. Diğer insanlar nasıl bana ihtiyaç duyuyorsa benim de ihtiyaç duyduğum insanlar olacak. Bundan gocunmamalıyım.
- Herkesin beni sevmesine gerek yok. Binlerce düşünce varken beni kıran insanların bile beni sevmesini istemek acizliktir. Gerek yok.
Ne kadar hata yaparsam o kadar yükselir miyim?
“Hislerimiz bizlere ait değildirler. Bizden önce yaşayan ruhların izinden gideriz. Sevinçlerimizde gözyaşlarımızda onlara ait.” – call the midwife