Bir umut dünyasıydı yaşadığımız hayat. Hayallerimiz kadar saf ve temiz değildi ve kabuslarımızdan da korkunçtu. Bir anlıktı ömür dediğimiz şey, büyüklerimizin sürekli söylediği “Bugün var, yarın yokuz.” gibi belli belirsizdi. İhtimallerle yaşanmıyordu fakat ihtimallerde yaşıyorduk öylece. Şairlerimizin dediği gibi; burası dünyaydı yahu, burası bu kadardı işte. Kaderdi, eceldi, bedellerdi derken tıpkı bir çocuk gibi hep birlikte bir çırpıda yedik bitirdik şekerden bu gezegeni. Umut doluyduk eskiden, yani en azından bu kadar da umutsuz kaldığımız bir dönem olmamıştı önümüzde. Uzunca bir yoldu yürüdüğümüz, kimi zaman düşüp kalkacaktık, kimi zaman ise o yolda kaybedecektik yoldaşlarımızı, kimi zaman yol ayrımları ayıracaktı bizi birbirimizden, kimi zaman ise bizim tercihimiz olacaktı başka yollara sapmak. Öyle yada böyle bir garip hikayesi vardı bu gizemli gezegenin ve içindekilerin. Öyle zamanlar oldu ki masal gibi, bir varmış diyerek başladığımız ve bir yokmuş ile biten. Bir anlıktı mutluluk, umutlandık umutlara ve takıldı uçurtmalarımız gökteki beyaz pamuk şekerlerden yastıklara. Bir anlık mutluluğa sattık umutlarımızı, bir canlık ömrümüz yerini bir buruk heveslik umutlanmalara bıraktı. Şimdi o ürkek bedenlerde candan başka ne kaldı?
Bir Anlıktı Umutlanmak Umutlara…
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum