Bilinmezlik insanın zihnini daha çok yoran bir olgu olarak algılansa da sanılanın aksine bu ifade bilinmezlik değil belirsizliktir.
Günlük hayatta belki de en çok kullandığımız ifadelerden biridir bilmiyorum, ne bileyim demek. Bazı insanlara göre bilmiyorum demek zordur, hiçbir bilgisi olmasa dahi akıl yürüterek bir cevap vermeye çalışır ve bu belirsizlik yaratır. Bazı insanlar da bilgisi dahilinde de olsa bilmiyorum kelimesini sıklıkla kullanır. Bu noktada belirsizliği yaratansa o kişinin hisleridir. ‘Bana karşı ne hissediyorsun?’ cümlesine bilmiyorum demek duygularından kaçmaktır, hislerin insanın zihnindeki belirsizliğidir mesela. Zihindeki bu his belirsizliğini giderecek en büyük noktaysa yine bilinmezliklerdir. Bilinmeyen şeyler öğrenilmeye çalışıldıkça belirsizlikler son bulmaya başlar, daha berrak duygu ve düşüncelerle ifade edilebilir hisler. İnsan kendisini bilinmezliklerden çok belirsizliklerin içinde kaybolmuş hissedince başlar o bitmek bilmeyen yorgunluk. Zihnini alt üst eder, acabayla başlayan bitmek bilmeyen sorular sordurur kendine. Aslında bu kadar yorucu ve alt edici olmasının başlıca temel kaynağı umuttur. Her şeyden önce umuduna yenilmek istemez insan. Bilinmezliklerden sıyrılıp belirsizliklere aklında ve kalbinde son veren tutunacak umut fidanları olanlara…
Belirsizlik, en kötü ihtimalden acı vericiydi.
Dostoyevski