İnsan neden böyle olur ki ?
Anlatmak istiyorsun, kime, neyi, nasıl ? Bilmiyorsun işte içindeki durgunluğun sebebini. Şey gibi bu bendeki ; böyle olmaya ihtiyaç duyuyormuş gibiyim. Her şey yolunda aslında, hatta o kadar yolundaki kendime dert yaratmak isteyeceğim derecede. Her şey iyiyken, yolundayken, ben neden durgunluk ile yalnız başıma kalıyorum? Yada neden bomboş hissediyorum? Ne istediğimi bilmiyorum böyle zamanlarda. Aslında biliyorum ama bilmiyorum. Ben aslında bu vakitler de pek bir şey bilmiyorum. Bilmiyorum. Bu kadar kısa, net, kırıcı ve üzücü. İki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa işte. Kendimi hep bu tarafa atma ihtiyacı duyuyorum yaşım ilerledikçe. Durun, bir düşünmem gerek diyerek kendimi buraya atıyorum. Durun, sıkıyor beni kalabalık diyerek kaçıyorum buraya. Birilerinden, geçmişten, gelecekten hiçbir şeyden korkmuyorum. Korktuğum için burada değilim sadece onu biliyorum. Tercih ettiğim için buradayım çünkü acı verici olduğu kadar cazip de geliyor. Çünkü hayat, acı verici derecede güzel. Aşkın can yaktığını bilir ama yinede aşık olmak ister ya insan, o tarz bendeki bu yalnızlık sevdası. Aşınıyor insan kaya gibi, dalgası hüzünse. Kendimi aşındıra aşındıra bir şekile varacağıma inanıyorum belkide, belkide bu yüzden hissedilen acıların bir nedeni olduğuna inanıyorum. Çok şeye inanıyorum aslında. Aşka, merhamete, sevgiye, acıya, hüzüne.. hissedilebilecek bütün duygulara inancım ve saygım var, ve böylede devam edecek. Kendimi böyle buluyorum, acı çekerek. Kendimi böyle buluyorum aşık olarak, ağlayarak, gülerek, mutluluğu hissederek.. İnsanı insan yapan şeyler; hissettiği hisler, duygulardır. Bir insan ağlamaktan kaçmamalı yada acı çekmekten, üzülmekten.. bu kadar korkak olmamalı. Bir insan mutluluğu, huzuru istiyorsa üzülmekten, hüzünden korkmamalı. Korkan insan yenilmeye mahkumdur hep. Ben bunun üstesinde gelebilirim diyerek adım atan her insan, dağları aşıp gelmiştir. Ve o dağları aşmadan önceki hali ile aştıktan sonraki halinin arasında da o dağlar kadar fark vardır. Bu yüzden denir; “ insan istese dağları aşar “
Dağları aştığını zannettiği şey kendine varışıdır aslında. Bir bakıma her insan kendine dağlar kadar uzaktır. Ve çoğumuz bunun farkında olmadan hayatımıza devam ederiz. Ve hep gözüne çarpan dağları görür ama uğraşmaz aşmak için. Hani deriz ya; ben yapmasam bile illaki o dağı aşan birisi olur. Tam olarak insanlar böyle işte. Hayatlarına aldıkları insanın kendisini bulmasını ister daha kendisi bulamamışken. Aşktan bu yüzden korkar olduk. Aşık olduğu kişinin ona yabancı kalmasını yediremeyen bir sürü insan var. Aşık olduğu kişinin, o dağı aşmasını bekleyen bir sürü insan.. İnsan kendi dağını aşmadan, kendi dağının yüksekliğini bilmeden, aşık olduğu kişiyi bu yola götürmeye çalışıyor. Aşık olduğu kişi, o dağa çıkmak istemediği zamanda ise nankör oluyor. İşte insanlar böyle.. kendisi, kendisine bir bütün olmadan hayatlarındaki insanların onlara tam olmasını bekliyor. Olmak istiyor mu ? Buna gücü var mı ? Uğraşmak istiyor mu ? sormadan üstüne yüklüyor bu sorumluluğu. Olumlu cevap göremediği zamanda ise yargılar başlıyor…
Çok bencilsin insanoğlu, hiç benlik değilsin.