En öz ifade ile etik, “doğru ve yanlış davranışlara ilişkin kavramlar geliştiren, bu kavramları savunan ve bunların kullanımını öneren felsefe dalıdır.” Bilim etiği ise, ” bilimsel etkinliklerin yürütülmesi sırasında ortaya çıkan değer sorunları ile, bunlara getirilen çözüm önerilerinin tartışıldığı alan” olarak ifade edilebilir. Bilim etiği, bilimsel çalışmalarda bulunanlara, bu çalışmalar sırasında uymaları gereken ilkeleri gösterir.
Bilimde ve bilimsel araştırmada ilerleme, güvene dayalıdır. Bilim insanları, bilim dünyasının kendilerine duyduğu güveni koruyacak nitelik ve nicelikte araştırmalar yapmak zorundadırlar. Yalnızca bilim dünyasının değil, toplumun da bilim insanlarına güven ve saygı duyması çok önemlidir. Toplumsal güvenin kazanılıp korunmasında dürüstlük ve titizlik yaşamsal önem taşır (TÜBA, 2002: 2).
…bir bilimsel araştırmanın değerini, başka bir deyişle yinelenebilirliğini ve güvenirliğini zedeleyen tüm girişimler bilimsel yanıltma olarak adlandırılmaktadır denebilir. (A,Ü. Bilim Etiği Kılavuzu, 2003, s.6).
1. Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırı Eylemler
Bilimin kümülatif olarak ilerleyen bir süreç olduğu göz önüne alındığında bilim insanlarının birbirlerinin çalışmalarından yararlanması en doğal gereksinimleridir. Fakat bilim insanları araştırmalarını yaparken yapılmış olan çalışmalara saygı duyup, belirli kurallara ve bilimsel araştırma etiğine uymaları gerekir (Markham, 2007). Bu etik ihlalleri Yüksek Öğretim Kurumları [YÖK] tarafından Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’nde belirtmiştir.
(1) Bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırı eylemler şunlardır:
a) İntihal: Başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek,
b) Sahtecilik: Bilimsel araştırmalarda gerçekte var olmayan veya tahrif edilmiş verileri kullanmak,
c) Çarpıtma: Araştırma kayıtları veya elde edilen verileri tahrif etmek, araştırmada kullanılmayan cihaz veya materyalleri kullanılmış gibi göstermek, destek alınan kişi ve kuruluşların çıkarları doğrultusunda araştırma sonuçlarını tahrif etmek veya şekillendirmek,
ç) Tekrar yayım: Mükerrer yayınlarını akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak,
d) Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak,
e) Haksız yazarlık: Aktif katkısı olmayan kişileri yazarlar arasına dâhil etmek veya olan kişileri dâhil etmemek, yazar sıralamasını gerekçesiz ve uygun olmayan bir biçimde değiştirmek, aktif katkısı olanların isimlerini sonraki baskılarda eserden çıkartmak, aktif katkısı olmadığı halde nüfuzunu kullanarak ismini yazarlar arasına dâhil ettirmek,
(2) Diğer etik ihlal türleri şunlardır:
a) Destek alınarak yürütülen araştırmalar sonucu yapılan yayınlarda destek veren kişi, kurum veya kuruluşlar ile bunların katkılarını belirtmemek,
b) Henüz sunulmamış veya savunularak kabul edilmemiş tez veya çalışmaları, sahibinin izni olmadan kaynak olarak kullanmak,
c) İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda etik kurallara uymamak, yayınlarında hasta haklarına saygı göstermemek,
ç) İnsanlarla ilgili biyomedikal araştırmalarda ve diğer klinik araştırmalarda ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranmak,
d) İncelemek üzere görevlendirildiği bir eserde yer alan bilgileri eser sahibinin açık izni olmaksızın yayımlanmadan önce başkalarıyla paylaşmak,
e) Bilimsel araştırma için sağlanan veya ayrılan kaynakları, mekânları, imkânları ve cihazları amaç dışı kullanmak,
f) Dayanaksız, yersiz ve kasıtlı olarak etik ihlal isnadında bulunmak,
g) Bilimsel bir çalışma kapsamında yapılan anket ve tutum araştırmalarında katılımcıların açık rızasını almadan ya da araştırma bir kurumda yapılacaksa ayrıca kurumun iznini almadan elde edilen verileri yayımlamak,
h) Araştırma ve deneylerde, hayvan sağlığına ve ekolojik dengeye zarar vermek,
ı) Araştırma ve deneylerde, çalışmalara başlamadan önce alınması gereken izinleri yetkili birimlerden yazılı olarak almamak.
i) Araştırma ve deneylerde mevzuatın veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ilgili araştırma ve deneylere dair hükümlerine aykırı çalışmalarda bulunmak.
j) Araştırmacılar ve yetkililerce, yapılan bilimsel araştırma ile ilgili olarak muhtemel zararlı uygulamalar konusunda ilgilileri bilgilendirme ve uyarma yükümlüğüne uymamak,
k) Bilimsel çalışmalarda, diğer kişi ve kurumlardan temin edilen veri ve bilgileri, izin verildiği ölçüde ve şekilde kullanmamak, bu bilgilerin gizliliğine riayet etmemek ve korunmasını sağlamamak,
l) Akademik atama ve yükseltmelerde bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunmak,
(YÖK. Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi, 2016: 1-2).
2. Bilimin Etik ve Ahlak Çerçevesinden Uzaklaşma Nedenleri
Bilimin uzun geçmişe dayanan geleneğinden kaynaklanan ve bilim topluluğu içinde kendiliğinden gerçekleşen bir denetleme yüzyıllar boyunca bilim etiğine dayalı güven ortamını büyük ölçüde sağlamıştır. Ancak, bilimde sağlanan bu güven ortamı özellikle son 20 yılı aşkın bir süredir çeşitli gelişmeler ve toplumsal değişmeler sonucu zorluklara ve sarsıntılara uğramıştır. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
1. Bilimsel araştırma destekleri ve kaynakları için gereksinim giderek artmış ve bu yönde bilim insanları arasındaki yarışma hızlanarak büyümüştür.
2. Yayınlar bilimsel başarının ölçütü olarak daha fazla önem kazanmış, bu da, bilim insanları üzerinde baskılar yaratmıştır. Böylece, en kısa yoldan yeni bilimsel veri ve sonuçlara ulaşma çabasına girilmiştir.
3. Bilimsel araştırmaların sayısının patlama ölçüsünde arttığı günümüzde, etik sorunlar da bu patlamaya paralel olarak çoğalmıştır. (TÜBA, 2002: 2-3).
Bunlarla birlikte günümüzde ekonomik kaygıların ön plana çıkması ve adam kayırma gibi etik olmayan uygulamaların bir şekilde devreye girmesiyle bilim topluluğunu oluşturan insanların ve yapılan çalışmaların kalitesinin düşürülmesi, bilimsel çalışma adı altında sunulan ama bilimsel çalışmayla alakası olmayan işlerin sayısının artmasına ve diğer bir çok [birçok] olumsuzluğun hastalık gibi yayılmasına neden olmuştur. (Küçük, 2003: 255-266).
3. Araştırmacıları ve Öğrencileri Etiğe Aykırı Davranışlara İten Nedenler
Yayınların süratle artmasına paralel olarak bilimsel hırsızlığın da arttığı günümüzde, söz konusu intihallerin en önemli nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
Araştırmacılara, bilimsel araştırma eğitiminin sağlıklı bir şekilde verilmemiş olması: Bilimsel araştırmanın nasıl yapılacağını sağlıklı bir şekilde öğrenmemiş olan araştırmacı, bilimsel hırsızlık suçu işlemeye adaydır.
Atama ve yükseltilmelerde puan hesabı: Akademik yükselmelerde, yayın dosyasındaki eserlere puan verilerek, başvuru için belirli bir puan tabanı istenmesi, bir başka deyişle yayınlarda nitelikten ziyade, niceliğin ön plana çıkması, intihalin yaygınlaşmasına sebep olmuştur.
Bilimsel ünü koruma ya da arttırma dürtüsü: Bilimsel araştırmalarda deneyim sahibi ve hatta üne sahip bazı kişiler, ünlerini korumak ya da arttırmak için etik dışı davranışlara sapabilmektedir. …kendisininmiş gibi sunma ya da yabancı dilde yazılmış bir kitaptan (ya da makaleden) kaynak göstermeden aşırıya kaçan alıntı şeklinde olabilmektedir.
Kopya çekme alışkanlığının bilimsel hırsızlığın altyapısını oluşturması: Eğitim süresinde kopya çekmeye alışmış kişilerin karakteri bilimsel hırsızlığa yatkın hale gelir. Bilimsel araştırmanın nasıl yapılacağını öğretmek amacıyla öğrencilere hazırlattırılan ödev ve mezuniyet tezlerinde yapılan bilimsel hırsızlığa intihal değil de kopya denilmektedir.
Üniversitelerde ciddi bir inceleme ve denetim sisteminin olmaması: Üniversitelerde, intihalin önüne geçme çabasına yönelik ciddi bir denetim sistemi gelişmemiştir. İntihalle ilgili bir şikâyet rektörlüğe geldiğinde, yönetimin etik bilgisine ve tutumuna göre durum, bir komisyona havale edilmektedir. Ancak üniversitelerimizde Yüksek Öğretim Kanunun [YÖK] uygulanmaya başlandığı 1981 yılından günümüze, rektörlerin üniversitedeki tüm üyelerinin (yardımcı doçentler dahil), katılığı bir seçimle belirlenmesi, gerçek bilim yuvası olması gereken üniversitelerde, ahbap çavuş ilişkilerinin doğmasına ve de artmasına neden olmuştur. (Dinler, 2023: 169-171.)
4.Türkiye’nin Durumu
- İsveç’teki Göteborg Üniversitesi Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsü (V-Dem) ile Almanya’daki Friedrich Alexander Üniversitesi Erlangen-Nürnberg Akademik Özgürlük Endeksi (AFI) dünyada akademik özgürlüğü ölçmeyi hedefliyor. Şu beş temel göstergeye dayanarak filli akademik özgürlük düzeyini değerlendiriyor:
- Araştırma ve öğretme özgürlüğü
- Akademik değişim ve yayma özgürlüğü
- Kurumsal özerklik
- Kampüs bütünlüğü
- Akademik ve kültürel ifade özgürlüğü
Akademik Özgürlük Endeksi 2023 raporuna göre Türkiye 179 ülke arasında 166. sıraya bulunuyor. Türkiye; uluslararası kuruluşlar tarafından ağır insan hakları ihlalleri ve özgürlük kısıtlamaları suçlamasına maruz kalan Kuzey Kore, Belarus ve Türkmenistan ile aynı grupta bulunuyor.
Türkiye 2012 yılında 134. sırada bulunmasına rağmen endeks skoru çok daha yüksekti. Türkiye’nin Akademik Özgürlükler Endeks puanının 2012-2022 arasında 0,43’ten 0,08’e düşmesi son 10 yılda özgürlük seviyesinin hızlı şekilde gerilediğine işaret ediyor.
2. Bir başka çalışmaya göre ise dünyada sahte akademik dergilerde en çok makale basılan ilk üç ülke: 1-Hindistan, 2-Nijerya, 3-Türkiye
Peki nedir bu sahte akademik dergi?
Bu dergiler akademik çalışmaların yenilik, doğruluk ve önem açısından detaylı, adil ve tarafsız bir hakemlik sürecinden geçirilmediği, çoğunlukla para karşılığında yayın yapan ve bilimsel olarak hiçbir değeri olmayan kalitesiz/düzmece dergilerdir. (buradan alıntı)