Soruyorum sizlere: Aşk nedir bilen var mı?
Aşk gerçekten üzerine yazılmış yüzlerce kitaplarda anlatılan bir algı mıdır? Tarihten bildiğimiz Leyla ile mecnunun yaşadıkları mıdır? Sanal iletişim araçlarının gelişmesiyle kişilerin olgunlaşmasına, emek harcamasına, üretmesine gerek kalmadan bilgisayardaki sanal oyunlar gibi sıkıldığın zaman oyuncu değiştiren, hemen başka bir oyuna başlayan soyut bir kavram mıdır?
Benceeeee… Aşk bir diyalektik süreçtir. Kendi yansımalarını karşıda görebilmektir. Karşılıklı sürekli değişen ve değiştirendir. Düz bir çizgi değildir. Matematikte sinüs fonksiyonunun grafiği gibi en yüksek değer ile en düşük değer arasında gidip gelen eğridir. Daglardan kır çiçeklerinin, papatyaların, mis gibi kokan kekik korkularının, sümbüllerin arasından süzülerek kılcal damarlar oluşturarak, atardamarlara akması gibi, dereler ve ırmaklara dönüşürken, karşılaştığı engelleri, taşları vura vura, uzun bir yolculuktan sonra göller ve denizlere ulaşarak sevgi birikimini yaratması gibi diyalektik bir süreçtir.
Güzel bir güne uyanıp duygularının tam tavan yaptığı bir anda basit bir nedenden dolayı uzaklaşmaktır. Kesinlikle bitti dediğin anda. İlk başta hiçbir şey hissetmeden. Gün geçtikçe Üzülürken, acı çekerken, yemeden içmeden kesilirken, trip yaparken, enerjin biterken, işine bile gidesin gelmiyorken, her saniyende yüreğindeyken, ruhunda bütün hücrelerindeyken, sürekli uyumak istiyorken, dış dünyaya kapanıyorsun algılar içe dönük oluyorsun.
Ve böylece çok kopuşlar oluyor. Ancak aşkın öyle bir gücü var ki kendini (aşk) kolluyor, koruyor ve aşık olan çifti birbirine sürekli yapıştırırcasına bağlıyor. Aşk ile her kopuş bir nicel birikime katkı sağlıyor. Kopuş anlarında her iki tarafta kendi hatalarını, aşırılıklarını, kendini dünyanın merkezi zannetmeyi, objektif biçimde kendinimizi sorguluyoruz. Çelişkilerimizi anlamaya çalışıyoruz. Ve bu çelişkiler her kopuşta su yüzüne çıkarılıp mücadele edildikçe, nicelik bir sonraki nicelliği kovalıyor. Bir anlamda yeniden üretmek için nefes alıyor. İletişimsiz geçen anlarda aşk çok üretken oluyor. Vazgeçmek yerine duygularımızı üretkenlikle pekiştiriyor. Çok olumlu bir süreç devam ediyor. Böyle durumlarda aceleci olmamak gerekiyor.
Biz olmak için zamana ihtiyaç vardır. Ben aşkıma hazırım. Bu kopmalar da aşkım için bir fırsat. Kendini dinliyor. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, vereceği kararın neler getirip neleri götüreceğini düşünüyor. Eski alışkanlıkları aşkımdan çok şey götürmüş. Aşkım özünü, öz değerini, gerçek sevgisini, gerçek aşkını, değerli olmayı, ruhen mutlu olmayı, benimle birlikte tekrar yakaladı.
Aşkımın özü: İyi kalpli, yetenekli, olgun, saygılı, oturaklı, sürekli gelişmeye açık, üretken ve benim gibi gerçek aşkı sevgiyi arayan. Sevgiyi üretkenlik içerisinde yaşamak isteyen biziz. Bunu mutlaka başaracağız. Bizin nitel dönüşümünde, yepyeni,sevgiyle beslenen, sevgiyle üreten, mutlu, sürekli üreterek, aşkı ve sevgiyi sıcak tutacak, biz olma hali çıkacak ortaya.
Aşk sendeki beni, bendeki seni görebilmektir. Korkmadan yürü aşk. Asla korkma. Bunu mutlaka başaracağız.