Bi korna çalıp kilitli trafiği açan o kahraman şoförler yok mu, ah o şoförler…
Yılların muhalifi olarak bu ülkenin kalabalığından, gürültüsünden, ekonomisinden, şusundan busundan bıkıp yurt dışına yerleşme hayali kurmuşluğum çoktur, yalan yok. Ama işte bazı şeyleri geride bırakmak gerçekten çok zor. Ne zaman böyle hissetsem üniversitede Erasmus’a gittiğim günleri hatırlarım. Gurbet ellerde kıt kanaat geçinmeye çalışırken yatağa karnım aç girdiğimde Türk mutfağımızın birbirinden leziz yemekleri geçerdi gözümün önünden, bir vatan hasreti kaplardı içimi.
Sonra döndük, okul bitti, iş güç, evlilik falan derken, ne ara oldu anlayamadan beyaz yakalı oldum çıktım. Sabah akşam 8-5 trafiği adeta hayatımın anlamı oldu.
Büyüleyici Gücüyle İnsanı Kendine Çeken “Korna”
Başlarda içimden söve söve çıkardım yola, her şey sinirimi bozardı.
Zaten hayatımdan nefret etmeye yer arıyorum, bir de üstüne her Allah’ın günü bu trafik belası başımda. İşe gidiyorum sinir küpüyüm, eve geliyorum sinir küpüyüm…
Her gün geçtiğim yol üzerinde istisnasız her seferinde kırmızıya denk geldiğim bir ışık var, sürekli kuyruk oluyor. Adamın önünde 10 tane araba duruyor, inatla yeşil yanar yanmaz kornaya yükleniyor.
Önceden bu tiplere ayar olurdum, sonra ne oldu ben de anlamadım, sinir minir kalmadı. Arkadaki bana korna mı çalıyor? Hop, ben de patlatıyorum bi korna öndekine, ihaleyi üstümden atıyorum. Öndeki düşünsün, bana ne. Ayrıca inanmazsınız, yeşil yandığında ben o kornayı çalınca öndeki arabalar ilerlemeye başlıyor. Bi kornayla kilitli trafiği çözüyorum yemin ederim.
Bazen böyle hafta sonları falan alakasız bir saatte trafiğe çıktığım oluyor. Bi bakıyorum trafik falan yok, dümdüz kaymak gibi yol. Samimiyetimle söylüyorum içim sıkılıyor. Vites atmazsın, bir şey atmazsın, sabit devirde mıy mıy mıy akıp gidiyorsun öyle. Sıfır aksiyon. İnsanın uykusu geliyor. Hemen patlatıyorum orta yere iki düt düt, keyfim yerine geliyor valla.
Artık ne zaman trafikte kendi halinde kimseye bulaşmadan sıkıcı sıkıcı araba süren genç bir delikanlı görsem, hemen giriyorum dibine, çakıyorum kornayı ki o da hayattan keyif almayı öğrensin.
Ne zaman ki şu kornanın gücünü keşfettim, yüzüm gülmeye başladı. Artık ben de mutlu mesut bir sığırım.