Benim ben olduğumdan şüphe duymak sıktı artık hayatımda. Artık dediğime bakmayın ayrıca; hep böyle sayılırım sadece arada bir iyileşiyorum.
Kanayan yaralarım oluyor gibi gösteriyor bana ama hepsi birer düzenbaz üçkağıtçının oyunu. Biliyorum! O düzenbaz da benim. Kendimi öldürüp diriltmek istiyorum. Başka bir şey olmayı bekliyorum bunu yaparken galiba. En azından umut ediyorum. Belki paramparça olursam parçalarım soğur da tekrar birleştikten sonra yeni bi ben olurum diye umut ediyorum. Hatta yeni bi ben demem bile yanlış; ben emin değilim.
Kendi gözümden görüyorum hayatı, tek kendi bakış açımdan. Acaba başkasından yaşıyor olsam bu hayatı artık onun ben olduğu gerçek olsa… Aah beynim! Çok üstüne gidiyorum ama ne yapabilirim çok cevapsız şey var çok da sorusuz. Düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi. Çok merak ediyorum! Delicesine tutkuluyum buna ama hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Mahkumum buna. Niye mahkumum niye?! Bir başkası izin verse karşılıklı bunu yapamaz mıyız ha? Aah bunu cevabı evet; basit bi soru oldu. Kesin ben istedim bu sorunun gelmesini; ben gene sıkılıyor olmalı kendi sınırlarının aptal bi şekilde zorlanmasından.
Tek kişi değiliz kesinlikle hiçbirimiz. Evet ve hayır ikilemesinin olduğu düzlemde bizim tek yaratım yapmamız kudurtuyor beni. Nerede benim ötekim, ötekimin fantezileri?! Artık senin olduğunu bilsem bile tatmin etmez bu beni, görmek hissetmek istiyorum seni. Ama bir dakika; ya zaten hissediyorsam?