Aşık öldürmedi, acı da kahretmiyor artık. Zamanından göğsümü delip geçen duygular bir baş ağrısı gibi gelip geçiyor, bir migren kadar bile olamıyor. Zaman zaman gözümün önüne “Hayatımda aşka yer yok şükran. Olsaydı mutlaka bilirdim ama yok. Hayatımda bana bile yer yok şükran. Fazlalığım kendi hayatımda. Hülyalı ilk gençlik mazide kaldı, ben bir kavgam var şükran. Toyken kavgam aşktı, herkes gibi. Şimdi kendimle dövüşüyorum.” bu yazı canımı fena hırpalıyor. Hayatımın hiçbir döneminde kendimi o mutlu aile tablosu içerisinde hayal edemedim. Herkes var ben yokum. İnsan hisseder mi? Umarım hissetmiyordur ya da inşallah benim hislerimin başı dönüyordur, yolu karıştırmıştır. Böyle anlarda evet evet, tam olarak böyle anlarda içimin buzlarını eriten duvarlarını kıran bir sarılma çekiyor canım. İşte o zaman eve dönüyorum. Bazen kafamın içindeki düşünceleri seyretmek ve saydırmak arasında gidip geliyorum. Bazen kahve yapmakla evden çıkıp gitmek arasında kalıyorum. Kornişteki perde gibi hep iki arada bir derede ömrüm. Ve itiraf etmeliyim ki hiç bulamamaktan daha acısı, çaldığım her kapıyı buldum sanıp bulamamak oldu. Kulağımda Cem Karaca “Yar beni, o yar beni.. İllede yar oyar beni” derken acaba ben mi gayret etmedim düzene uyum sağlamak için ya da ne bileyim… Hepsini ve her şeyi siktir ettik sayarsak kurmak ya da duymak henüz nasip olmasa da “hiç gelmeyeceksin sandım” kadar güzel bir cümle yok. Her şey için eyvallah Şükran.
Eyvallah Şükran
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum