İnsanın doğduğu zaman mı yazılır kaderi, yoksa kendi mi belirler kaderini? Neden sadece kötü bir şey yaşadığımızda “kaderimizde varmış” deriz de mutlu olduğumuz zaman mutluluğu biz yaratmışız gibi davranırız?Galiba insan sadece mutluluğu tadınca alıyor hayatın zevkini, tadını… Çünkü en ufak bir dertte tasada dünyanın en mutsuz insanı oluverip, hiç mutlu olmamış gibi davranıyorlar. Hani derler ya “içimde kelebekler uçuşuyorr” diye, sanırım mutluluklarının bitmesinin sebebi bu. Çünkü kelebeklerin ömrü kısadır ya hani; uçuşan her kelebek bir mutluluk ve her gün ölen bir kelebek biten bir mutluluktur bana göre.Aslına bakılırsa asıl mutluluk gözlerinin içinin içtenlikle parlayıp, mutlulukla sulanan gözlerdedir. Bir insanın mutluluğu da hüznü de gözlerdedir. Asla yanılmazlar ve insan bedeninden bağımsızdırlar. İnsanın dili yalan söylese de gözleri, bakışları ele verir onu. Hani derler ya gözler kalbin aynasıdır diye, bence kalbin yaşantısı gözlerdedir. Bu yüzdendir ki göz göze konuşur insanlar. Ne de olsa sevgi dahil tüm duyguları ifade edişinin yükünü taşırlar…
Kısacası gözler duygunun her anlamıdır ve bana göre gerçekliği temsil eden tek organdır. Gözleri görmeyen için de üzülmemek gerek çünkü onların gözleri karanlığın içindeki mutluluğa inanır. Her siyahın içinde bir beyaz vardır ve onların karanlığını kalplerinin aklığı bürümüştür.