Hayatımızın her evresinde var olan kapalı kutularımız vardır. Herkesten sakındığımız, göstermeden müdafaa ettiğimiz kutularımız… Her birine ayrı bir raf belirleyerek, açmamak üzere varlıklarını unutma yolunda ilerleyebilmenin yollarını ararız. Peki ya keşfedilirse? Sırra kadem basacak olmasına karşı tedirginliğimiz bize yolu göstermezse? Bilinememezlik akımının agnostik tarafını bu açıdan yaşamak ızdırabın başlangıcını bize vadediyor. İşte savaş şimdi başlıyor.
İnsanlar anlaşılmayı beklediği kadar gizli tutmakta fayda gördüğü birçok yaşanmışlığı da zihninde taşır. Zarar görmemek için insani değerlerindeki hassasiyeti ele alır. Ki bu yadsınmamalı, kirlenmiş olan yeryüzünde temiz kalan insan kitlesi; korkutucu oranla yeryüzünün izi. Böylelikle güven sağlamak bir o kadar namümkün.
Tecrübe kazanı bir hayli kaynamış insanların başa çıkabileceği güç istemi normal insan düzeyindeki bireylerden her zaman fazladır. Avantaj olarak bakılmalı, belirsizliğin ızdırabına karşı savaşı kazanmalı. Kendinden emin olmak, realist bir birey mantığıyla hareket ettiği takdirde her zaman galibiyetin tadına bakacaktır. Keşfedilmemek dünyanın en güzel şeyi, sahibeliğini yapabilmek ise mükafatın simgesiydi.