6 yılın sonunda nihayet Amirim bugün döndü 🙂
Henüz ilk bölümü izlemeyenler için çok kısa bir giriş yapacağım, sonrası izleyenler için…
Asıl cevaplanması gereken soruyla başlıyorum: Eski tadı veriyor mu?
Yaaani…
Behzat Ç evrenine geri dönmek, sevdiğimiz oyuncuları aynı rollerde görmek bile yeterli tabii ki keyif almak için. Ama kekremsi bir tat var sanki böyle, bir şeyler farklı gibi. Bunun sebebi birçok şey olabilir. Harun’un, Eda’nın, Cevdet’in kadroda olmaması olabilir; prodüksiyondaki farklılıklardan ötürü olabilir; bölümlerin 40 dakika sürecek olması olabilir… Ya da belki de Amirim’in Gazi Mahallesi’ndeki evinin olmaması, Akbaba’nın bütün bir bölümü içinde geçirdiğimiz evini göremeyecek olmamız da olabilir.
Ya da belki de benim beklentilerim çok yüksekti, bilemiyorum.
Biraz böyle şey gibi hissettim… Hani böyle uzun zamandır görmediğin bir arkadaşını havaalanından almaya gidersin, sarılır hasret giderirsin, yüzün güler, mutlusundur, her şey iyi güzeldir… Ama bir yere oturup kurulana kadar yol boyu arabada tam olarak gerçekten muhabbet etmeye başlayamazsın ya. Ne muhabbet açsan yarıda kalacak gibi hissedersin. Şu arabadan bi inelim konuşuruz diye düşünürsün.
Heh işte, bu ilk bölüm tam o araba yolculuğu gibiydi. Yolculuk bitsin, bi oturup soluklanalım, muhabbetin tadına varacağız sanki. O yüzden umutluyum. İzlemeyenler bir an önce vakit kaybetmeden açsın izlesin, ama bu söylediğim tarzda bir şey bekleyerek izlesinler derim.
Neyse, spoiler vermeden daha fazla anlatamayacağım galiba. O yüzden buradan sonrası bölümü izleyenler için.
Jeneriğe kadarki giriş sahnesi, ulusal kanallarda yayınlanan klasik Amerikan dizilerinin girişleri gibi olmuş. Kötü değil, ama 6 yılın sonunda beklediğim giriş bu değildi. Gerçi bu sahneyi araya bir yere sıkıştırmak da saçma olurdu muhtemelen.
Jenerikten sonraki asıl giriş ise çok başarılıydı. Amirim saçları salmış, Bomonti’leri siyah poşetlere doldurmuş, rüzgar gibi bir giriş yaptı. Bu arada BluTV’ye geçince reklam anlaşması falan yaptılar herhalde, o yüzden Bomonti bildiğimiz Bomonti olarak karşımıza çıktı. Ama bu Bananazura’ya unuttuğumuz anlamına gelmez 🙂 Amirim’in vergiler yüzünden kendi rakısını yapıyor olması da mükemmel olmuş.
İlk diyalogda da 78. bölümdeki “tuzluyarak” muhabbetine selam çakılmış, bu da güzel bir giriş olmuş.
Yalnız benim için ilk kırılma ufaktan burada başladı. Behzat 96 bölümde toplasan 10 kere sırıtmamıştır. Bu bölümde birkaç kere gülerken denk geliyoruz. Ama fragmanlardan gördüğümüz kadarıyla bu sezon epey bir karanlık olacak, o yüzden bunu da ilk bölüm olduğu için görmezden geliyorum.
Esra’nın nasıl diziye döneceğini merak ediyordu herkes. Behzat’ın hayal görüyor olacağını zaten çoğu kişi tahmin ediyordu, ama Esra gözükmeden önce direkt bunun belli edilmesi izleyici açısından iyi olmuş, kafa karışıklığına yer bırakmamışlar hiç. Kırmızı Vosvos’daki diyalogları çok iyiydi. “Dönmezsen yaparım bak” lafından sonra Behzat “Yapma, yapma!” diye bağırırken aniden kan kusması çok etkileyiciydi.
Yeni cinayet büro ekibi tam beklediğim gibi. Zaten Ankara Yanıyor filminde de bunlar gibi tipler vardı. Yeni amirin her yere “Selamünaleyküm” diye girmesi, Tahsin Müdür’ün “yeni kurulan yapıya sadıklar” demesi falan… Muhalifliğinden hiçbir şey kaybetmemiş dizi. Elemanların nargileden zehirlenmesine Allah affetsin çok güldüm ahahahaha.
Şule’nin olduğu sahne bana biraz zorlama gibi geldi. Arkaya bi Pilli Bebek koyalım, millet yabancılık çekmesin diye düşünüp yapmışlar gibi sanki o sahneyi. Bu sezon 9 bölüm olacak, Şule önümüzdeki 8 bölümde ne işe yarayacak çok merak ediyorum.
Bir de Tahsin Müdür biraz fazla küfrediyor gibi geldi bana. Normalde Tahsin’in olayı hep sisteme ayak uyduran, üstlerinden çekinen, aile babası profilinde biri olmasıydı. O yüzden de nadiren küfür ederdi, ettiği zaman da sağlam güldürürdü. Bu bölümde normalden çok küfrediyor.
Yalnız Tahsin’in vurulmasından sonra Behzat’ın bu duruma verdiği tepkiye ayar oldum. Şevket gelip “Tahsin’i vurmuşlar” diyor, Behzat’ın tepkisi: “Nasıl vurmuşlar? Ölmüş mü?” Ulan Tekin vurulduğunda verdiği tepki böyle miydi bu adamın? Burayı hiç beğenmedim.
Ercü’nün girişine diyecek sözüm yok, çok çok iyiydi. Tam Ercü’ye göre bi giriş olmuş.
Başlardaki meyhane sahnesini bilerek sona bıraktım. Burası acayip iyiydi. Şevket Ç’nin olduğu herhangi bir sahnenin kötü olması çok zor zaten. Ciddi güldüren diyaloglar vardı bu sahnede:
Şevket: Naber lan Behzat?
Behzat: Sana ne abi?
—-
Behzat: Benim tavuklarla bi sıkıntım yok da şu horoz var ya… Sikicem bi gün onu. Herif sabah ezanından önce ötüyo ya.
—-
Şevket: Lan iş buldum sana! Yayıcan götünü, oturucan bütün gün. Hiçbir şey yapmayacaksın. Güvenlik müdürü, tamam mı? Bi oda verecekler sana. Oh, uzat ayaklarını. Duvarı da siyaha boyarız, bakarsın oraya.
(Buna cidden kahkaha attım)
—-
Tahsin: Cinayet bürodan iki eleman nargileden zehirlenmiş lan. Ölmüşler.
Şevket: Ana! Kadro açılır oğlum o zaman.
Yani bütün bölüm baştan aşağı mantık hatası bile kaynasaydı, şu tarz diyalogları o kadar özlemişim ki, hepsini affettirmeye yeterdi. Çok özlemişim Behzat’ı.
Önümüzdeki bölüm Memduh Başgan da dönsün de, kulaklarımız bayram etsin diye dört gözle bekliyorum…