Bebek Bezi Gerçekleri

Bugün sıra dışı bir konu ile karşınızdayım. Konumuz bebek bezi, aslında çocuk sahibi olanlarımız için hiç de sıra dışı değil ama benim sıra dışı ifademle kastetmeyi arzuladığım nokta, aslında kullanıp attığımız çok basit gibi görünen bebek bezinin, arkasında yatan büyük mühendislik ve üretim kompleksliğidir.

Günümüz dünyasında hemen hemen tüm gereksinimlerimiz, sadece endüstriyel ürünler değil,  meyveler, sebzeler bile ayağımıza kadar paketlenmiş şekilde geliyor ve artan oranda da gelecek gibi duruyor. Bu dönüşüm inkar edilemez şekilde büyük bir konfor alanı oluşturuyor, bundan kesinlikle şikayetçi değilim ancak değinmek istediğim nokta bu sistemin bizi perde arkasını bilmemeye, daha da kötüsü düşünmemeye, merak etmemeye  itmesi.

Bugün İstanbul’daki kaç çocuk bir elmayı dalından koparmıştır? Kaç çocuk bir muz ağacı görmüş, kaç çocuk çileği tarladan toplamıştır? Ve işin içinde olmayan kaç kişi bir televizyon, bir otomobil, bir kumaş, bir şampuan, bir ıslak mendil, bir çikolata, bir tuvalet kağıdı hatta bir bebek bezi nasıl üretilir biliyordur? Biz tek tuş ile sipariş ettiğimizde; birkaç günde hatta artık birkaç saat, birkaç dakikada kapımıza teslim edilen yüz binlerce ürünün arkasında yatan büyük emeklerin, inanılmaz organize olmuş üretim, tedarik, lojistik zincirlerinin kaç kişi farkındadır?

Uzun bir girizgahtan sonra konuma geliyorum bugün hepimizin hayatına bir dönem girmiş ya da girecek olan girdiğinde ana gündem maddelerinden birini oluşturacak olan, aile bütçelerini sarsan, basit görünümlü bebek bezinin hikayesini çok da teknik detaya girmeden ama detaylara girerek işin uzmanı olan arkadaşları tenzih ederek, konuya uzak kişilerin anlayabileceği şekilde anlatmak istiyorum.

Bir kaç yıldır televizyon programlarında bile gündemden düşmeyen bebek bezi fiyatları konusunda, en sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim istiyorum. Öncelikle tüketiciler olarak çok şanslıyız çünkü ülkemiz nasıl bir tekstil, meyve, sebze ülkesi ise çok bilinmemesine rağmen bir bebek bezi ülkesidir aynı zamanda. Ülkemizin ihtiyacının kat ve kat fazlası üretim kapasitemiz var. Tabi ki bu madalyonun bir yüzü maalesef hemen hemen bütün sektörlerde olduğu gibi bu sektörde de ithalata dayalı bir üretim söz konusu maalesef çoğu ham madde yurt dışından geliyor ülkemizde üretilmiyor. Ülkemizde üretilenleri incelediğimizde ise onların da ham maddelerinin yurt dışından geldiğini görüyoruz. Bu sebeple çoğu sektörde olduğu gibi bu sektörde de aslında büyük ölçüde dönüştürücü, montajcı, birleştirici bir rol üstleniyoruz. Ama yine de katma değer katmıyor da değiliz bir çok sektöre göre bebek bezi sektörü bu anlamda iyi durumda bulunuyor.

Bebek bezinin maliyetinin neredeyse tamamı ithal girdilere, dolayısıyla dövize daha çok da Amerikan dolarına bağlı durumda. Üretim teknolojisi sebebi ile işçiliğin maliyetlerdeki payı çok düşük aslında üreticinin satış fiyatının büyük kısmı %80-85 ham madde, makine amortismanı, enerji maliyetinden oluşuyor, geri kalan %15-20’lik kısmı işçilik ve üreticinin karı, aslında işçilik toplam maliyette işçiliğin payı belki %5’i bile bulmuyor. Bu sebeple artan döviz kurlarını kompanse edecek güç üreticilerde bulunmuyor ve artan döviz ve ham madde fiyatları direkt raflardaki fiyata yansıyor. Burada pazarlama reklam maliyetleri, lojistik maliyetleri, distribütör ve marketlerin karları da eklendiğinde aslında bebek bezinin raftaki satış fiyatı neredeyse maliyetinin (sadece üretim maliyeti) 2 katına ulaşmış oluyor. Bu rakam size çok gelebilir ancak üretim maliyeti ve raftaki satış fiyatlarına baktığımızda tekstil, kişisel bakım gibi alanlarda 3,4,5 katlarını görebileceğimiz ürün grupları mevcutken bu 2 çarpanının oldukça makul olduğunu söyleyebiliriz.

Her ne kadar ülkemizde üretilse de satın alma gücümüzdeki aşırı düşüşler, TL’nin, USD karşısında ya da diğer tüm yabancı para birimleri karşısında dramatik olarak değer kaybı bize bebek bezinde fiyat artışı olarak geri dönüyor, aslında çoğu zaman artan bebek bezi fiyatı değil de azalan bizim satın alma gücümüz oluyor.

Paragrafın başında şanslıyız dedim çünkü performans / fiyat oranına baktığımızda dünyadaki en yüksek değer bizim ülkemizde. Amerika, Avrupa, Japonya ile kıyaslamıyorum. Çin, Kore, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Güney Amerika buralardaki çoğu ülkedeki bebek bezi fiyatlarından çok daha uygun bebek bezi fiyatları bizim ülkemizde. Sahra altı Afrika, Türki Cumhuriyetler ve Güney Asya’daki bazı ülkelerde görece bizden daha uyguna bezler görülse de onların kalitesi bizim çok çok altımızda. Keza bazı Avrupa ülkelerinde Japonya da bizden görece kaliteli bezler görünse de fiyatları USD bazlı bizimkilerin 4-5 katı olduğu için yine kıyaslamak çok doğru değil.

Bu konuda kim ne derse desin, siz kendinizi şanslı hissedin çünkü pazarda çok fazla yerli ve yabancı oyuncu var, bu oyuncular acımasızca bir rekabet içerisindeler, satın alma gücümüzdeki azalma ile güçlerine güç katan BİM, A101, ŞOK gibi indirim marketleri de private label ürünleri ile bu rekabetin içine daha sert girmeye başladılar. Tüm bu rekabet ortamı, ürün kalitesine yukarı yönlü baskı yaparken, ürün fiyatlarına da aşağı yönlü baskı yapıyor.

Ülke olarak odaklanmamız gereken nokta bebek bezi fiyatları olmamalıdır. Odaklanmamız gereken nokta gelirimizi nasıl arttırabiliriz? Nasıl satın alma gücümüzü arttırırız? Nasıl daha katma değerli ürünler üretebiliriz? Dünyaya nasıl daha fazla mal, hizmet, bilgi ihraç edebiliriz olması gerekiyor? Bazı üreticilerimiz aslında %100 hastalık tayin eden yerli bebek bezi, ergonomik bebek bezi gibi dünya çapında fark yaratan başarılara imza atmış durumdalar. Bebek bezi kalitesine ve fiyatlarına güvenin. Özgür hocamın dediği gibi aslında fiyatları satın alma gücü paritesine göre de değerlendirmek gerekiyor ama şimdilik moralimiz bozulmasın diye o çalışmaya girmiyorum. Aşağıdaki çeşitli ülkelerdeki bebek bezi fiyatlarının kıyaslamasını görebilirsiniz. Ülkemizde çok şaşırtıcı olarak insanlar, hangisi daha ucuzsa o beze yönelmektedirler. Bu sebeple pazar paylarına baktığımızda uygun fiyatlı bezlerin pazar paylarında ciddi artışlar gözlenmektedir.

Önemli NOT: Mümkün mertebe elma elma kıyaslama olması açısından, tüm ülkelerdeki mümkünse amazonda yer alan Pampers marka, 4 numaralı bebek bezi referans alınmaya çalışılmıştır.

Bundan sonrasında teknik detaylarda boğulmadan, meraklıları için bir tık daha ileriye gideceğim. İleri okumadan hoşlananlar devam edebilirler. İşin profesyonelleri gülecektir ama sektör dışı olanlara yüzeysel de olsa bir giriş, bebek bezi 101 ders notları tadında bilgiler paylaşacağım. Bu vesile ile bu alandaki farkındalığınızın artmasına, bir nebze olsun katkı sağlamak beni ziyadesiyle bahtiyar edecek.

Bebek Bezi Türleri

Aslında kabaca bebek bezleri, yetişkin bezleri, kadın pedleri, hasta altı örtülerini bu sektörün içinde değerlendirebiliriz. Biz bebek bezleri üzerinden konuyu ilerleteceğiz. Bebek bezlerini üretim teknolojileri ve kullanım biçimleri farklılıklarından dolayı ikiye ayırabiliriz (burada sadece kullan at bebek bezlerini kastediyorum yoksa hala geleneksel tekstil bazlı bebek bezleri de bir üçüncü sınıf olarak dikkate alınabilir.). Birincisi bizim ülkemizde yoğun bir şekilde kullanılan açık bebek bezi (open diaper), İkincisi ise ülkemizde de bilinirliği her geçen gün artan daha çok uzak doğuda yaygın olarak kullanılan pull up / pants (külot bez) bebek bezleridir.

Tüketici Davranışları

Aslında bebek bezi kullanım sıklığı ile ülkelerin ekonomik olarak gelişmişlikleri arasında çok ciddi bir korelasyon var. Benzer bir korelasyon bebek bezi kullanım penetrasyonunda da var ancak kullanım sıklığı daha güçlü bir bağ sunuyor bize. Örneğin Japonya’da penetrasyon oranı neredeyse %99 ve aileler günde 10 adet bebek bezi kullanıyorlar, bebeklerin altlarını çok sık değiştiriyorlar. Avrupa ve Amerika’ya baktığımızda penetrasyon %90 ların üstünde kullanım sıklığı ise 6,7 civarında, Hindistan’a baktığımızda penetrasyon %15 lerde yani nüfusun sadece %15 i bebek bezine ulaşabiliyor ulaşan kişiler de günde 1 ya da 2 bebek bezi kullanıyor.  Diğer taraftan ülkemiz penetrasyon bakımından %70’lerde olmakla birlikte kullanım sıklığı olarak 4,5 seviyesinde yer alıyor.

Uzakdoğu’da insanlar genel olarak bebek bezlerini İnternet’ten satın alıyorlar, ülkemizde de bu trend, çok hızlı bir şekilde yükseliyor. Hem hacimce çok yer kaplaması, taşıma zorlukları hem de raflara taşındığında fiyatlarının görece olarak online ile rekabet edememesinden ötürü tüm dünyada hızla artan bir online kanallara kayış eğilimi söz konusu.

Diğer taraftan ekonomik olarak yeterli olgunluğa erişememiş bölgelerde Ortadoğu, Mısır, Hindistan, Sahra Altı Afrika ülkeleri, Türki Cumhuriyetler ve hatta Güneydoğu’nun bazı bölgelerinde açık olarak bezler satılmakta ve tane tane alıcılarını beklemekteler. Hatta burada insanlar bebek bezini günlük rutinlerinde değil özel günlerinde ya da misafirliklere gittiklerinde kullanabiliyorlar.

Japonlarda para ve huzur olduğu için pahalı yumuş yumuş bezleri bolca kullanmaktadırlar, hatta Çinli orta ve üst kesim aileler özellikle Japon bezi kullanmakla övünmekte tabiri caizse konuya komşuya hava atmaktadırlar. Dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde Kuzey Avrupa ülkelerinde, Amerika’da, Kanada’da mesela insanlar daha çevreci, daha doğa dostu bebek bezlerine yönelmektedirler. Ülkemizde öncelik ekonomik ürünler olduğu için çevreci ürünler çok küçük bir kesimin ilgisini çekmektedir.

Uzakdoğu’da çok yoğun bir şekilde pull up / külot bezler kullanılırken ülkemizde ve Avrupa da çok daha düşük seviyelerde pull up bez kullanılmaktadır. Performans anlamında pull up ve open diaper ı kıyaslamak doğru olmaz çünkü performansı belirleyen faktörler bu ayrımın dışındadır. Burada daha çok tüketici davranışları, kültürel farklılıklar söz konusudur. Yoksa kalitesiz bir pull up sızdırır, sıvıyı emmez pişik yapar, aynı şekilde kalitesiz bir open diaper da benzer sorunları yaratabilir. Bu sebeple ikisi arasında bir tercih yapmak tamamen müşterinin beklentilerine kalmış bir eylemdir. Ayrıca 0-12 ay bebeklik dönemimde open diaper, 12-30 ay hareketlilik döneminde pull up daha yaygındır. Tüketici açısından çok fark olmamakla birlikte üretici açısından durum farklı olabilir ama oraya girmeyeceğim.

Bebek Bezi  Üretimi 

Bebek bezi her ne kadar kullan at bir ürün olarak karşımıza çıksa da arkasında yatan mühendislik ve üretim teknolojisi, patentleri, know how’ı daha iyi performansı sağlamak için kafa yoran binlerce arge çalışanı ile çok derin bir endüstridir. Ancak buralara girmeyeceğim çünkü ileri derece malzeme ve mühendislik bilgisi gerekiyor ki o bilgiler bende yok. Nasıl son teknoloji makinelerden oluşan hatlarda üretiliyor o el kadar bezler? Zihinlerde canlanması için bir kaç üretim hattı resmi bırakıyorum aşağıya.

Bebek bezi üretim hatlarında yine karşımıza İtalyanlar, Japonlar ve bir yerde üretim varsa orada olmazsa olmaz Çin karşımıza çıkıyor. Günümüz bir bebek bezi makinesi dakikada 1500 adetlere kadar bez üretebilme kapasitelerine çıkıyor, artık gerisini siz hesaplayın. Hem bu makinenin üretim gücü hem de bezi oluşturan ham maddelerin birbirleri ile olan etkileşiminin hesaplanması, hem de bu matematiğin pazarda tüketicinin alabileceği fiyat rekabeti sınırları içerisinde yapılması, arkada binlerce kişinin bu işlere kafa yorması ile oluyor. Burada tüm ürün ve üretim sistemlerini daha verimli hale getirmek için uğraşan beyinlere, emeklerine birer alkış gönderelim.

Bebek Bezi Yapısı / Komponentleri 

Bebek bezi kabaca aşağıdaki bileşenlerin yüksek arge ve mühendilik becerileri ile birleştirilmesinden oluşan hayatımızın bir parçası. (Aslında başka bir yazıda adult/yetişkin bezlerine de girmek gerekecek çünkü tek çocuk sahibi olan bir kişi belki bebek bezi ile 2,3 sene ilgileniyor ancak Japonya gibi örnekler gösteriyor ki yetişkin bezi ile belki ömürlerinin 20-30 yılınını ilgilendiriyor. Burada teorik olarak üretim metodlarının ve ham maddelerinin aynı olduğunu söyleyebiliriz. Tüketici davranışları ve işin psiko-sosyal yönü ise apayrı bir şekilde ele alınmayı hakkediyor)

SAP (Super Absorbent Polymer )

Ana performans sağlayıcı diyebiliriz, hem miktarı hem de kalitesi, sıvıyı ne kadar hızlı emdiği, ne ölçüde içinde hapsettiği bezin kalitesini belirler. Maalesef petrokimya türevi olduğu için ülkemizde üretilememektedir. Kabaca Acrilik asid ve kostik sodanın birer reaksiyonudur diyelim. Yurt dışına bağımlı olduğumuz USD ile aldığımız ve TL nin değer kaybettiğinde bize zam olarak dönen yüz binlerce örnekten birisidir. Nippon, BASF,Evonik, LG, Formosa gibi kimya devleri üretimini yapmaktadır. Ülkemizin en zayıf olduğu alanlardan biridir, bu tür ham maddeleri kendi içimizde karşılayabilmemiz için herhalde 10 tane daha Petkim’e ihtiyaç duymaktayız desek yerinde olur.

Selüloz (Fluff Pulp)

Hem performans, hem hacim hem de doğallık veren bir komponentir, bildiğimiz ağaç kökenli selulozdur, temelde karton koliler,defterler, tuvalet kağıtları neden yapılıyorsa bu da odur. Ancak detaya girdiğimizde daha özel bir alt tür (fluff pulp) olarak karşımıza çıkar. Genellikle Amerika’daki endüstriyel ormanlardan elde edilen bir elyaf olduğunu söyleyebiliriz. Bu da kendi başına bir dosya konusudur aslında endüstriyel ormancılık. Milyonlarca dönümlük arazilere sahip dev Amerikan ve Güney Amerikalı kağıt firmaları bu alanı domine ederler. Tahmin ettiğiniz gibi bu ham maddede de %100 yurt dışına bağımlıyız, yine gitti paralar, yine USD artarsa artsın benim USD ne işim var ki demeler. Maalesef bu endüstri için de devasa fabrikalar kurulmalı daha önemlisi bu endüstriye özel ormanlarımızın, kaynaklarımızın olması gerekmektedir.

Non Woven

Woven, dokunmuş kumaş ve dokuma tezgahları, binlerce yıllık geçmişleri ile endüstri de ve insanlık tarihinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Buharlı makinelerle birlikte, dokuma tezgahları endüstrinin temellerindendir. Fakat artık tahtı non woven- dokunmamış kumaşlarla sarsılmaktadır. Dokunmamış kumaş teknolojisi, görece çok daha yeni bir teknoloji olup malum Covid döneminde gündemimizden düşmeyen maskelerden, bina izolasyonuna, otomotivden, uçak endüstrisine, kullan at hasta önlüklerinden, bebek bezlerine kadar farkına varsak da varmasak da bir çok alanda kullanılmakta ve kullanımları da hızla artmaktadır. Ülkemiz bir tekstil ülkesi, bir sentetik halı dokuma ülkesi (Gaziantep tek başına, gerçek anlamda dünyanın yarısını üretmektedir) olduğu gibi, bir non-woven üretim ülkesidir. Bu sebeple kurulu üretim alt yapımız sayesinde, pandemi döneminde görece bir çok ülkeye maske yardımı yapabildik. Her ne kadar Non woven üretim ülkesiyiz desem de üretim için gerekli olan PP,PE vs gibi petrokimya türevi olan bu ham maddeler ya da ara mamuller yine yurt dşından USD ya da döviz ile ülkemize girmektedir. Sonra USD arttı bebek bezi fiyatları niye artıyor demeyelim diye tekrar tekrar altını çizmek istiyorum. Bebek bezi üretim hatları gibi, non woven üretim hatları da çok komplike ve büyük yatırımlardır, her bir hat ayrı bir fabrikadır desek yanlış olmaz. Bu üretimleri yapabilmek adına on milyoncalarca dolarlık makine yatırımı gerekir ve tahmin ettiğiniz gibi bu makineler de Almanya, İtalya, Çin’den yine döviz ile ülkemize gelmektedir.

Gelelim Non-woven parçalara;

TBS (Textile Back Sheet)

Nonwoven katman ile polyethilen (PE) bir filmin laminasyonu ile oluşan katmandır. Bebek bezinin dış yüzeyi genelde üzeri baskılı, desenli, bazı bezlerde daha yumuşak, elimize aldığımızda bize kaliteli ya da kalitesiz hissiyatını veren kısmı ki aslında performansa en az etki eden kısımlarından sadece psikolojik olarak tüketiciyi etkileyen kısmı, performans anlamında nefes alıp, almaması hava geçirgenliği bir etki yaratabilir (breathable ve nonbreathable). Wetness indicator (Islaklık göstergesi) kimi tüketiciler için anlamlı bir fark yaratabilmektedir.

Core Cover

Bu kısım ana performansı ve fonksiyonelliği belirleyen sap ve selüloz karışımını saran bir arada tutan kısımdır.

Top Sheet

Burası önemli bir kısımdır bebeğin poposuna temas eden kısımdır, hem sıvı geçirgenliği hem de alerji, pişik durumlarında etkilidir.

ADL (Acquisition Distribution Layer)

Önemli performans katmanlarından biridir sonuçta kabaca bebek bezi sıvıyı bir yerden bir yere taşıyan ve orada hapseden sistemler bütünüdür. İşte performanı belirleyen katmanlardan biri de bu sıvının optimum bir şekilde ilgili yerlere dağıtımıdır ki bu dağıtımda önemli bir görev de ADL’ye düşmektedir.

Bacak Bariyerleri (Legg Cuff)

Bu parçalar performans açısından önemlidir, sızdırma konusunda önemli bir fonksiyon üstlenirler.

Kapama sistemleri

Bu sistemler de aslında temelde nonwoven parçalardan oluşmaktadırlar. Bacaklarda yer alan Elasic Ear dediğim kısım en önemlileridir, hem performans, hem konfor sağlarlar. Elastik Ear ların ucundaki kısımda Side Tape yer alır, Side Tapelerin üzerinde ise hook dediğimiz, TBS üzerine doğrudan ya da frontal tape dediğimiz, özel non woven kısmına yapışan parçacıklar bulunur. Bu sistem komple bezi açıp kapamamızı sağlar.

Elastane

Bebek bezlerine C şeklini veren, bezin hem bebeğin vücuduna tam oturmasını hem de sızdırmazlık noktasında sistemin sağlıklı çalışmasına destek olan önemli bir parametredir. Tekstilde kullanılan likra dediğimiz ham madde ile aynıdır ve bebek bezinde kullanılanların tamamı yurtdışından gelmektedir.

Hotmelt (Tutkal)

Yukarıda saydığımız tüm parçaların bir şekilde birbirleriyle birleştirilmesi gerekiyor, ısı ile ses ile tutkalsız yapıştırma teknolojileri hızla gelişse de bu kutsal birleştirme görevini büyük oranda kauçuk ve petrol bazlı tutkallar yerine getirmektedir. Bu alanda ülkemizde üreticiler yer almaktadır. Ve sürpriz onların da üretimlerini yapabilmeleri için gereken ham maddeler yurt dışından döviz ile gelmektedir.

Ülkemizdeki başlıca bebek bezi üreticileri

En son söz olarak başta söylediğimi tekrarlamak istiyorum. Ülke olarak hemen hemen ürettiğimiz her üründe ithal girdiye bağımlı durumdayız. Bu da bizi artan döviz kurları karşısında çok daha fazla kırılgan hale getiriyor. Ancak söz konusu bebek bezi olduğunda; yoğun ithal girdi dezavantajına rağmen görece şanslı olduğumuzu söylemek isterim. Özellikle maliyet ve raftaki fiyat çarpanı oranlarına baktığımızda bu gerçeği daha çarpıcı olarak görmekteyiz. Ülke olarak, daha katma değerli ürünler üretmeden, daha rekabetçi verimli sistemler kurmadan, satın alma gücümüzü arttırmadan, yüksek bebek bezi fiyatları hususunda üreticilere yüklenmenin anlamı yok zira yapabilecekleri oldukça sınırlı.

Serus
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Geveze Satıcı Sendromu – Serdar’la 10 Dakika
Geveze Satıcı Sendromu

Geveze Satıcı Sendromu – Serdar’la 10 Dakika

Sonraki
Değişmek mi zor, değişime direnmek mi?

Değişmek mi zor, değişime direnmek mi?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.