Bazı şeyleri biliyor olmak yeterli olmaz. Bilmek ile uygulamanın arasında büyük fark var. Eyleme geçmek gerekir. Senin için en iyi olan şeyleri biliyorsun. İç sesin, tecrübelerin, hislerin sana anlatıyor, gösteriyordur bundan emin olabilirsin. Fakat zorlandığımız şey kabul etmek, korkmak ya da izin vermemek. Karar almak ile karar vermek aynı şey değildir, hepsi gerekli bir çaba ister. Hayatında yeni bir başlangıç yapmak, bir ilişkiyi bitirmek, en basiti uzun süredir söylemek istediğin bir şeyi söylemek senin çabalarına bağlıdır. Bekleme. Sadece yap. Dene. Tekrar dene. Bu hayata her gün doğmuyorsun, ertelediğin şeyler senin ihtiyacın şeyler olduğunu düşün. Emin ol iç güdün ve benliğin seni tanıyor ve biliyor, son birkaç aydır şunu fark ettim ki bazı şeyler aslında hep gözlerimin önündeydi sadece ben bakamıyordum çünkü bakmak istemiyordum, kabul etmek istemiyordum, anlamaya çalışmıyordum, körü körüne olmakta bir karar ve tersine bir çabadır. Eğer senin için en iyi olan bir şeyi başkasından öğrenmeye çalışıyorsan yanlış yoldasın. Senin için en iyi olan neyse bunu sen bilebilirsin. Seviyorsan güzel, sevilmiyorsan hayır, işinden memnunsan güzel, değilsen hayır ve kendine bazı planlar yapıp senin için iyi olan fırsatları önüne çıkarmalısın, risk almalısın. Ne kadar risk, o kadar hedeflerine kolay ulaşırsın. Bekleyince, erteleyince sadece zamanını kaybediyorsun, plansız hareket et demiyorum bir plan yap ve bir hedef belirle diyorum, ilk önce bazı şeylere sahip olmak için ne gerekiyorsa buna önden ulaş diyorum. Kendine iyi davrandığında göreceksin ki her şey yoluna girecek, baktın mutsuzsun emin ol ya başkasına fazladan değer verdin, istediklerin engellendi ya da bir yanlışlık oldu. Mutsuzluk dediğimiz şey aslında bir nevi bizim sorumsuz davranışımız. Bu zamanla değişebilen bir şey. Zaman insana her şeyi alıştırıyor.
Gözlerimdeki bu sevinç mi yoksa uzun zamandır kırgınlığımdan gelen gözyaşı mı bilmiyordum. Başka bir yer. Başka bir deniz ve gökyüzü. Heyecanı hissedemiyordum. Onu aklımdan çıkaramıyordum ve her şey tatsız, of olursa olur olmazsa umrumda değil modunda. Bir şekilde bir yerden başlamam gerektiğini biliyordum. Her zamanki gibi. Yeni bir yere taşınırken, hiç gitmediğim bir yere giderken yaşamış olduğum aynı hissizlik. Değişimi destekleyen ama aynı zamanda ondan rahatsız olan başka biri var mıdır? Bazı şeyleri hep aynı olmasını istediğimiz için veya alıştığımız için bizim için doğru olanı göremiyoruz, çoğu şey şansa, kadere bırakıyoruz ama aslında senin ufak bir adımına bağlı. Sen hayatında değiştirmek istediğin bir şeye bir adım yaklaştığın zaman devamını getirdiğinde emin ol değişecek. Kilo vermek, para biriktirmek, uygun olmayan sevgiliden ayrılmak, mezun olmak, bir işte yükselmek ya da istediğin meslekte olmak – bunlar senden uzak değil, asıl olan sen onlardan birkaç adım uzaktasın. Komiktir. Bunları biliyorsun zaten. Herkes bilir. Ne istediğini herkes düşünür peki ya neden yapmaz, neden çabalamaz, değişim düşünmek kadar zordur. Bazı insanları görüyorum, acaba neden böyle davranıyor, düşünemiyorlar mı, insanlar yani çevremiz kolaya kaçmaya, rahatlığına çok düşkünler. Peki ya gerçekten istedikleri rahatlık bu mudur? Alışkanlıklar, bağımlılıklar, körlük. Birisi gelsin elini tutsun ve onu çeksin mi istiyorlar, kimse gelmeyecek. Düşünmelisin, tutkulu olmalısın, hedefler belirlemeli ve hedeflerin karşısında tutarlı, kararlı davranmalısın, her şey çabana bağlıdır, kadere değil. Şans mı hiç değil. Şans bile senin çabalarına göre gelişen olasılıklara bağlıdır. Şans dediğimiz şey bile nedene ve sonuca bağlanır. Orada olduğun için, bulunduğun için, yani altında yatan sebepler vardır. Şanssız olduğunu mu düşünüyorsun, bunu hep düşünüyorum ama biliyorum ki bunun için bir şey yapmıyorum. Ertelediğimiz şeyler o kadar çok fazla ki.
İnsanları anlamak yerine, kendini anlamak ile başla. Kendini sev. Kendin için en güzel şeyleri yap. Kendine hediyeler al. Değer verdiğin, arkadaşım, kardeşim, canım dediğin kişilere bir bak. Hayatını bir beyaz sayfaya al ve senin iyi için olan ve iyi olmayan kişilerin listesini yap. Bu senin hayatın ve hayatını istediğin gibi yaşamak senin elinde olan bir şey. Kaybetmekten, risk almaktan, üzülmekten korkma. Ne kadar dayandığını düşünerekten kendini özgürleştir. Sana iyi gelmeyen şeylerden ve kişilerden uzak dur. Sana iyi gelen ne varsa ona adımlarını at ve yaklaş, kıymetini bil. Şükretmek bile boş bir şükür olmamalı, senin için anlamlı olan şeylere şükretmek onur ve gurucu verici olmalı. Aileni seçemezsin, bazı seyleri değiştiremezsin. Zorlama. Sevdiğin kişiden sevilmemek, onun için verdiklerin, harcadığın zamana maddi veya manevi, teşekkür et. Hayatından çıkan insanlara da teşekkür et, senin bazı konularda öğrenmene, ders almana ve tecrübe edinmene sebep oldular. Kendini affet, yanlış yapmadın sadece o an yapman gereken oydu, böyle biliyordun, böyle hissediyordun bunun için neden pişmanlık duyuyorsun ki? Tabii, katil değilsen. Hayat aslında senin hayata karşı nasıl baktığın, nasıl gördüğün, ne anlamlar yüklediğin ile alakalı, algın ile alakalı. Senin için doğru olan şeyler varsa ve bunları göremeyen, anlayamayan, seni olduğu gibi kabul etmeyen kişilerden uzak durmalısın, onlara bir şey ispat etmek, zorlamak, kendini kanıtlamak zorunda değilsin, zaten seni olduğu gibi kabul eden insanlar, yanında olacaklardır. Hepsi bu. Mutlu ol. Senin elinde, mutluluk aslında tam da gözlerinin önünde.