Başarının Engelleri: Aşırı Gaz/Yanlış Çevre/Heveslenme

Kaynak belirtilmedi

HAYAT ŞARKISINI YÜKSEK SESLE DİNLEMEK:

Bir düşüncemizi, fikrimizi, geleceğe yönelik planımızı, biriyle paylaştığımızda genellikle değme konusunda bir numara olan nazar hemen kapımızı çalıverir. Bir bakmışız ki nerdeyse kesin gözüyle baktığımız eylemi gerçekleştirememişiz, üstüne üstlük bir daha gerçekleştirme şansı dahi kalmayacak düzeyde kendimizden itmişiz.

Bunun sebebi tabi ki de dünyanın alışılagelmiş kurallarından birisi olan “Ne kadar çok bahsedersen o kadar çok kaybedersin” kuralıdır şayet işin içinde herhangi bir imkansızlık yoksa.

İnsanların içini bilemediğimiz için, neyi nerede anlatmamız gerektiği konusunda da sıkça tufaya düşebiliyoruz. 

Bir hevesimiz var, içimize sığmadığından mütevellit onu yüksek sesle anıyor, gözlerimiz güle güle insanlara anlatıyoruz ve bilirsiniz ki böyle ortamlarda hep, en az bir kişinin bakışı, diğerlerinden çok daha farklıdır, bizeyse nazar değdiren, rölantiye sokan, işte o arkadaştır zira gözler kalbin aynasıdır derler. Neticede bazı niyetler de bakışlardan okunacak kadar basit, ucuz, anlaşılabilir olabiliyor, bu da planları suya düşürebiliyor.

Hayat şarkısını hiçbir zaman yüksek sesle söylememeliyiz, işlerimizin rast gitmesini istiyorsak eğer, zira bunu yapmaya devam edersek o zaman güzellikler bizi bulacak olsa dahi bizden adım adım uzaklaşırlar, çevremizi iyi seçmemiz gerek ailemiz gerek ise öğretmenlerimiz tarafından bize sıkça entegre edilmeye çalışılan bir söylemdir.

“Üzüm üzüme baka baka kararır” sözünden de bunu rahatlıkla anlayabiliriz.

Hiç kimse evladının çevresinde sorun yaratacak tiplerin yer almasını, onları bataklığa sürüklemesini, canlarını acıtacak, gerek kariyerlerine, gerek özel hayatlarına karışacak, baskınlık kuracak birisi olmasını istemez, onların kendi kararlarını, kendilerinden izin istemek ve izin verdikleri şeyleri yapmaları kaidesiyle, vermelerini isterler, gerçi o da bambaşka bir olay ki açarsak bir daha kapatamayız pencereyi, konumuza dönelim bu yüzden.

BUNU BAŞARACAĞIZ HER NE OLURSA OLSUN! (YİNE DE EMİN OLMAYIN):

Bu kısmı daha iyi açıklayabilmek için öncesinde size bir terimi açıklamam gerekiyor.

“Hollywoodlaştırma”

Sinemaseverlerin bilebileceği bir terim türedi günümüzde “Hollywoodlaştırma” isminde, bu terimi basitçe açıklamak gerekirse eğer, Hollywood yapımlarının bilindik klişelerini, basit senaryo taktiklerini, özel yöntemlerini, alametifarikalarında yer alan esintileri barındıran, herhangi bir dizi, film, kitap, oyun –ki bu tabir oyunlarda sıkça kullanılmakta-  gibi eserlere yansımasıdır.

Biraz karmaşık oldu ama şöyle bir çıngırak misaline getireyim “Şimdi ne yapacağız? / Bunu başarabiliriz! / En fazla ne olabilir ki? / Yakaladım yakaladım yakaladım –Yakalayamadı-“ gibi bir takım repliklerin, daha yerel, değersiz yapımlarda, sırf o havayı yakalamak adı altında kullanılmasıdır.

Peki, bunun hayatla ne ilgisi var?

Şöyle bir ilgisi var;

Biz de hayatımızı Hollywoodlaştırıyoruz sanki bir filmin içinde yaşıyormuşçasına hayal dünyamızı sonsuz kılıyoruz. Bu da bir yerden sonra bizim fikir üretim merkezimize soyut bir darbe indiriyor, hayal kırıklığına sebep oluyor.

Gaza gelmek elbette iyidir iyi olmasıyla birlikte, tabi ölçüsünü kaçırdığımız zaman, beklentimizin büyüklüğü Everest ölçüsüne geldiğinde, işte o zaman Hollywood klişelerinden biriyle karşılaşırız, kahramanın çöküşüyle.

E madem Hollywoodlaştıracağız hayatımızı, o zaman kötü sonunu da yaşamamız gerekir, öyle değil mi?

Emin olun ki bir yerden sonra bu durum çok can sıkıcı bir hal alacak, insanda heves namına hiçbir şey bırakmayacak, hayatta bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsanız eğer onu fazla yüksek sesle, kalabalık ortamlarda özellikle, dile getirmemelisiniz.

Ciddi ölçüde az istisna var “Yapacağım” dedikten sonra gerçekten yapabilen.

Biliyorum, başardıktan sonra anlatacağınız hikayeye biraz daha romantizm katmak, o aşama adına daha ilgi çekici bir hikaye yazmak istiyorsunuz. Eğer öyleyse, yapmanız gereken şey, yine yüksek sesle bangır bangır “Yapacağım” naraları atmak değil bu arada.

NASIL GERÇEKTEN “YAPAR” SINIZ:

A planınızı kendinize saklayıp, ufak bir iki tüyosunu bir kere dile getirdikten sonra, ufak ufak adımlar atarak, “Yapabilirsiniz” yapmak istediğiniz her şeyi.

Evet yine yapamazsın diyenler olacaklar, hayatın her noktasında oldukları gibi, onlara yolunuzda ciddi olduğunuzu lanse edecek düzeyde birkaç cümle edip, ardından az önce de dediğim gibi adımlarınıza kaldığınız yerden devam etmelisiniz. Bir nevi kendinize güvenip, temel hatlar haricinde hiçbir detaya girmemelisiniz.

Fazla gaza gelmemelisiniz, ™ da bile olsanД±z o %1’lik ihtimali dГјЕџГјnГјp, projeniz tamamД±yla hazД±r olmadan, kendinizi sanki o daha az olan ama daha korkutucu olan yГјzde gerГ§ekleЕџecekmiЕџ gibi hazД±rlamanД±z gerekiyor ki hevesiniz kursaДџД±nД±zda kalmasД±n. Ha gerГ§ekleЕџir gerГ§ekleЕџmez, orasД±nД± bilemem, sadece, siz en kГ¶tГјsГјne hazД±rlandД±ДџД±nД±z iГ§in, gerГ§ekleЕџtiДџinde eДџer ortalama bir sonuГ§ alabilir, bir nebze buruk ayrД±lacak olsanД±z dahi sД±rf beklentinizi dГјЕџГјk tuttuДџunuz iГ§in, ortalama sonuГ§ karЕџД±sД±nda biraz fazladan mutlu, hatta maksimum olasД±lД±ktan daha bile olabilmeniz mГјmkГјn.

Bir bakıma hayata karşı hep minimal heves, gerçekçi/imkanlı hayaller, kuvvetli bir çabayı içinde barındıran bir tutum sergilemek, hayata karşı bakış açınızı bir hayli geliştirir.

Yapılmayacaklar belli:
  1. Aşırı gaza gelinmeyecek
  2. Herkese bahsedilmeyecek
  3. Tüm detaylarına kadar açığa çıkmayacak
  4. Azimli olunacak
  5. Plan yapıldıktan sonra kös kös oturulmayacak

Bu maddelere ek olarak disiplin, düzen, sabır vb. birçok madde eklenebilir.

İşin özü yapmak istediğiniz şey her ne  olursa olsun, herkes bunu bilmemeli, zihninizden çok fazla geçmemeli, geçse bile toy vaziyette olmamalı, fikri olgunlaştırıp, tutarlı bir hale getirip, ara ara hatırlamanız, imkanlıysa haftadan haftaya, imkansıza daha yakınsa aydan aya hatta birkaç ayda bir, ufak tefek eklemeler ile onu daha güncel bir hale getirebilirsiniz.

NEGATİF ENERJİNİN DÖNÜŞÜ AĞIR:

Bakışlarıyla paso negatif enerji saçan insanlar var hayatta, onlar sizi kırmak, moralinizi bozmak, işlerinizi etkilemek için her yerdeler, bazı insanların buna bir son vermesini beklemeyin.

Kişilerin negatif enerjisi onları uzun bir süre daha takip eder, bir takım huylar ne olursa olsun değişmez, insanın kirlerinden arınması için yeniden doğması gerekir. Çalışıp çabalayarak onları biraz daha derinlere gömmeniz, mümkün, temelli ortadan kaldırmanız ise neredeyse imkansız.

Bir takım ruhsal ve fiziksel terapilerden geçmeniz, 21 gün kuralını defalarca uygulamanız, kendinizi şartlamanız lazım, kurtulmak zor iştir, sandığınız kadar basit değil.

İnsan 7 de ne ise 70 de de o demiş atalarımız ve bildiğiniz üzere bu söz oldukça tutarlı, ölümsüz bir söz. İnsanın adeta tüm sırlarını açığa çıkaran, bazı şeylerin asla değişmeyeceğine dair sinyal veren, bilgece bir söz.

Negatif enerjinin sonsuza kadar yok edilmesi için çevrenizdeki insanları –yine konu çevreye geldi evet- iyi seçmeniz gerek, zira bülbül güle, karga çöplüğe.

 

 

 

 

 

 

Selam Ben Emirhan
Yolunun daha henüz çok çok başında olduğunun farkında olan az insan var hayatta, henüz bir başarı elde edemeden kendini alim sanan çakma filozoflar var, insan, nankör ve kibirli olmasıyla tanınır, ben ise halktan biri, ülkedeki milyonlarca gençten yalnızca bir tanesiyim, Selam, ben Emirhan.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Tanrı’yı Kanıtlayabilir misin ? Tekrar Düşün!
Sonraki
Kim olduğumu öğrenmeliyim

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.