Bana Sevmeyi Anlat

Boşluk demeyeceğim. Şu kelimeyi kullana kullana içini boşalttık. Her türlü eksikliğin anlamını bunu söyleyerek açıkladık. Ben artık boşlukta değilim fakat bomboş biriyim. Bunu ne yetkinlik bakımından söylüyorum ne yitiklik olarak zira bunu söyleyecek kadar donanımsız ya da düşüncesiz değilim. Böyle dedim diye kafanızdan ukalaya bak söylemlerinizi bir çekin ya da belki de böyle düşüneceğinizi ben uydurmuşumdur… Sona gelmemiş olmamam ihtimallerden büyük olanı genç yaşıma bakacak olursak ama ne yapıp edip sonunda diyorum sonu kendi ayaklarıma getirdim. İlişkilerimden bahsedeceğim. Böyle söyleyince gizemi kaçıyor gibi. Bize ne senin ilişkilerinden gibi doğrudur ama adı aşk romanı olunca aynı hikayeleri okuma zevki artıyor sanırım. Garip canlılarız. Aynı yemek farklı biçimde sunulduğu takdirde farklı tat alıyoruz. İlişki düşünmediğimi söyleyeceğim adamla kahvemi içip geldim. Bir ara denk gelecektir mutlaka evet yeni tanıştık ve ben ilişki düşünmüyorum, senin buluşmalarımızı ilişki olarak algıladığın anlaşılıyor ama benim için arkadaşlık bu diyeceğim vakit. Aslında ikimizin düşüncesinde de aksini iddia etmek için bir sebep yok. Ikiside muhtemel ve ikimiz farklı tercihleri seçiyoruz. Senden de uzaklaşacağım yani ya da benim açımdan böyle olduğunu görünce belki sen uzaklaşacaksındır, fark etmez. Söylediğim bir başkasıyla iyi de arkadaşız şimdi aslında. Neden demişti bende ilk seferde hissetmezsem gerçekten de olmuyor dediğimde bir bakıma doğruydu aslında. İlk seferde heyecanlandıran adamı hala silip atmak istemeyişim bir örnek mesela. Edebiyatla değil işte bu sefer böyle böyle günlük gülistanlık yazacağım. Dünyaya karmaşayla ya da sezgisel ve duygusal yaklaştığımızda edebiyatla dışa vuruyoruz bende öyle yapıyordum bugüne değin fakat artık bu sıradanlıkta bir anlam yükleme çabasından bütünüyle sıyırdım kendimi. Altını başka başka anlamlarla doldurduğum his içerikli kelimelerden düpedüz vaz geçip dümdüz anlatasım var. İlk kez ,belki son kez bilemem, gülüşünü gerçekten sevdiğim onun o tatlı sırıtışını ısırmak istediğim adamı kapı duvar edişimi aslında edebi anlatmak gerekir. Korkularımın, geçmişimin, kişiliğimin ve hayatın bütün etmenleriyle beni bu karara sürükleyen sebeplerin gerçek anlamını onlar hissettirebilir ama yorulursunuz, yorulurum hep yoruldum. Bugün değilim. Şimdi capcanlıyım. Fotoğrafına bakmak, gülüşlerinin sardığı videoyu izlemek ve aslında sana hiç söylemediğim seni seviyorumu demek hala insancıl ama imkansız. Freud’un kirpi ikileminde bahsedip insanların ısınmak için birbirlerine ihtiyaçları var yalnız yapamaz demiştin ve bende giderken sana bu denklemi hatırlatıp yanılıyorsun birbirlerine yaklaşırlarsa ne kadar saklarlarsa saklasınlar insanların dikenleri batar, dikenlerin batıyor ben yalnız bir insanım demiştim. Evet açıklamam buydu. Olmayacaktık korkuyordum. Karmaşa. Yanıldığım aşikar. Dikenleri batan biri varsa o benim ta kendim aslında. Sen değil ben kendi dikenimi kendime batırdım. Sigarayla da ilişkim bugün bitmek üzere. Marlboro touch blue. Kokusunun cezbettiğini söyleyip başlayacağımı söylediğimde senin tavsiyenle gidip almıştım gerçi ilkinde karışıklıkla touch almıştım senin deyiminle kamyoncu sigarası ama neyse. İçme, başlama, bırakamazsın deyip durdun ve evet sana bırakma sözümü tutamadım bugüne kadar. Seni bıraktıktan sonra seni hatırlatan hiçbir şeyi bırakmak istemedim. Yapamazdık sonuçta olmazdı değil mi? Neden olmazdı bilmiyorum… bomboş kaldım. Mini mini kuş uçtu ya da kelebek mi desek? Bana böyle söylemeni seviyordum. Sigara içerken bir keş gibi içişime kahkaha atıp saatlerce izleyebilirim seni böyle demeni seviyordum. Bana sahiden aşık olanlar oldu. Defalarca dedim hak etmiyorum. Bırak ona ben karar vereyim dedi peki deyip saygı duydum, iyi biriydi ama onun gülüşleri özel değildi seninki gibi. Nişanlısı olduğunu bildiğim bir adamla öpüştüm senden sonra. Sen varken kimse olmadı olamazdı da aslına bakarsan bu da hiç olmadı. Buz gibi, duvar gibi sadece bile isteye batmak içindi. Biliyorsun babam annemi aldatmıştı. Bir başkasının o hiçliğini gözlerimle görmek içindi belki bir parça. Evet bu benim asla yapmayacağım bir şeydi evet hiçbir arkadaşım inanamadı.. ama aslına bakarsan zaten bir hiçti benim için belki de bundan sonra sızdı bu duygusuzluk bende. Onun nişanlısına karşın özür borcumu hesaba katmıyorum. Söylediğim ne yüzsüzlük ne arsızlık. Hiç tanımadığım bir insana dünyalar kadar özür borcum var biliyorum. Ağlama sebebim de oydu. Paraya ihtiyacım olduğu halde aylarca sabredip en rahata ereceğim dönemde sırf ona yalan söylememek için ,çünkü istifa ettiğim gün kızın gelip benim çalıştığım yerde eğitime geleceğini öğrendim hem de gözümün içine baka baka evet ben şerefsizim diyen nişanlısından, ne kadarını ödedim bilmiyorum ama bedelsiz olmamalıydı ve kendi biletimi kendim kestim.  Bu yüzük bana tasma diyip ertesi gün yüzüğünü takmıştı. Umut falan bel baģlamamıştım zaten bu yüzden benim açımdan önemi yok ama onun açısını yeterince daraltıyor. Sevdiği insanın yerini başkasıyla doldurmaya çalışanlara hep kızmıştım, beni bilen bilirdi asla bunu yapmazdım ama bu benim için bir intihar oldu. İntihar bile isteye ölümdü. Öyle bir noktaya getirdim ki bir daha seninle olamayacağımızın imkansızlığına ulaşınca kişiliğimi, ilkelerimi, dirayetimi kısacası beni ben yapan ne varsa bir hiçlik uğruna astım. Senden sonra tanıştığım biri gerçekten hayatımın aşkı olabilirdi senden önce tanısaydım. Ama yokluğuna sıkı sıkıya sarıldığım bir dönemde gözüm görmedi, numarasını almadım şimdi ne yapıyor bilmiyorum. Bolca kendimden uzak tutmaya çalıştığım adamlar oldu kimseye yaklaşmadım o öpüşmede dahil. O geldi bende kendi kaderime kendi ellerimle son verdim sırf senden ötürü değil. Oturup bir psikolog eşliğinde bunu yapmamın bolca geçmiş sebeplerini sayabilirim. Şimdi sigarayı bırakıyorum. Kendimi bırakıyorum, seni bıraktım. Bu çok canımı yakıyor. Sen git demiş olsaydın belki bir parça yüzüm olurdu oysa kendi ellerimle parçaladım bütün resmi. Adamları, hiçlikleri anlamsızlıkları bırakıyorum ilerde ne olacak bilmiyorum. Tüm bunlara geriye dönüp baktığımda; ne olup bittiğine farklı gözle mi bakacağım; sonunda kendini azat etmiş biri olarak bambaşka bir hikayeye mi başlayacağım; yoksa ömür boyu seni mi hatırlayacağım bilmiyorum. Hata denilebilir belki hatta boşluğa düşmüşsün işte de diyebilirsiniz. Yok değil. O kadar hissiz bir davranışa hata demek bile büyük kalır bir hiçti ama hayatımı her daim etkileyecek kadar. Bir daha mı? Asla dememe gerek var mı gerçekten? Bir pişmanlık mı? Bu kadar büyük bir yok oluş için tıpkı eskisi kadar büyük bir dolmuşluk gerekir ve sanırım bunun için artık o eski her şeye üzülen, kırılgan, duygusal bir ben yok. Bu yüzden bunun gerçekleşmesi artık muhtemel değil. Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğrattı sanırım. Kendimi ise… Bir şey olmamış gibi yok ettim.

Ahhh son paketimin sigaralarından birine uzanayım dedim şimdi pencerenin dışına koymuştum ve paket uçmuş. Yazmaya dalmışım ve kulaklığımla sonsuz döngüde çalan Anathema-Deep ile hiçmi hiç duymadım. Üzüldüm. Tamam son demiştik de daha birkaç dal vardı. Son sigaramı son sigaram olacağını bilmeden içmişim tıpkı ölüm gibi değil mi? Ben zaten ölü değil miyim? Bunu hesaba katmamıştım. İçimde kaldı, sen gibi oldu. İçimde kaldın. Senin hatıranda seni bıraktığım gibi penceremden kayboldu. Yıldızları anlatmalı mıyım? Anlatamam ki… Takım yıldızlarını görüyorum, İstanbul’da kirlilikten göremiyorum acaba adı ne bunun? Kitap alıp geldiğimde araştıracagim dediğimde ,ki ben hep yıldızlardan bahsederdim sana, birlikte buluruz demiştin. O boşvermişlik hissim şimdi doldu buraya kadarmış bundan sonrasında sanırım edebiyatla kaçamak yapmadan işin içinden sıyrılamam gözlerim doldu çünkü. Geçti gerçi ama bir kere yakalandıysam bırakmaz. Şimdi gelelim mi ilişkilerin en düğüm noktasına? Babam nefes alıyordu ama hep ölü oldu benim için. Kızlar babasına daha çok düşkün olur ama demişti psikolog. Sevmeyi senden öğrenemedim hiç çünkü sende bilmiyordun. Sadece bir kere babam olmasını bir parkta bir babanın kız çocuğuyla dönme dolapta eğlenirken gördüğümde istemiştim, bir gece vakti ışıklı gerçek bir masal gibiydi. Gerçekten başka biçimde anlatamam. Gerçekten bir masal gibiydi. Şimdi bir daha ve son kez isterdim keşke sevebileceğim bir babam olsaydı belki bir adamı sevmesini bilirdim…  

Poseidon
Yaş 21 yolumun tamamı budur! Ne geleceğimi tahmin edebilirim ne geçmişi tezahür. Günün sıradanlığından kaçıp karanlığa sığınan, sıcağa tahammül edemeyip soğuğu seven birini tasavvur ediniz işte ben oyum!
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
BELİRSİZLİĞE TAHAMMÜLSÜZLÜK

BELİRSİZLİĞE TAHAMMÜLSÜZLÜK

Sonraki
Ben de geldim :D

Ben de geldim :D

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.