Normalde çok işim var ama değinmek istedim. Zaten çok uzun sürmez, roman yazmiyorum sonuçta.) Karantinada geçen sakin sıradan bir kışın ardından yazıyorum. Bugün farkına vardım. Dışarıda bir işim vardı. Rutin işler. Sonra gelirken bir koku vardı aldığım beni eskiye götürdü. İyi hissettirdi. Dedim ki. “Baharın geldiğini şimdi anladım.”
Mersin’in havası güzel bugün güneşli, ılık birazcık. İnsanın birşeyler yapmak istediği bir hava. Kitap okumak, sayfaların arasında geçiş yaparken etrafa bakmak. Aşırı ilgimizi çeken bir kitapsa, rahatımızı ayarlayıp yavaş yavaş okumak… Yemek yapmak da güzel bir fikir. Pencere camından içeri süzülen güneş ışıkları, arkada çalan playlist ile güzel bir uyum. Bir R&B parçasının en güzel gittiği zamanlardan. Tabi bunların yanında egzersiz yapmakta güzel bir fikir. Ama televizyon ve haberlerden uzak olsun. Magazin ya da diğer yarışma programları ve hatta diziler, hepsinden uzak durulmalık bir hava. Kendimize bakalım değil mi ?
Biz mükkemeliz. Yani öyle düşünüyorum.) hayatın her anı bir olmuyor, olsa hayat olmazdı sanırım. Bir gün gülüp eğlenirken ertesi gün ağlayan çok insan var. Öyle çabuk değişebiliyorki. Bir süre sonra alışıyor insan, küçüklüğünde sürekli aile kavgasına maruz kalan ben, bazen diyorum, “beni şuanki ben yaptı, daha da güçlendirdi, ibret almamı sağladı, mutsuz bir evlilik nasıl olur onu öğretti.” Evet şaka gibi belki ama krizleri fırsata çevirmek lazım bir şekilde. Evet bugün benim için güneşli bir bahar sabahı ama ertesi gün fırtınalı karanlık bir kış günüde olabilir ve onun için en iyi şekilde hazırım…