İnsan neden kaçar insanlardan ve yolun sonunda neden insana sarılmış bulur kendini? Sevgi yetmiyor muydu yoksa her şeye? Bedenler için mi bunca keşmekeş ve yokuş? Ruhun önemi kalmamış mıydı? Tek sorun bağlanmak mı, yoksa bundan korkmak mı? Can Yücel bu kadar mı tesir etmişti sevgiye dair zerre fikri olmayan kalplere. Yok O olmazsa yaşayamam demeyecek mişiz de yaşar mışız. Hiç nasıl yaşanıldığını umursamış mı sayın şair.
Yeşilçam repliğini ele alırsak sevgi neydi? Sevgi, saf ve bağımsızdır. Yani demek istediğim kritere pek gerek yok. Uzun boylu olsun, şu işi yapsın, 26 yaşında olmalı…Siz bir annenin çocuğum şöyle olursa severim diye kriter koyduğunu duydunuz mu? Duyamazsın. Sevginin kriteri olmaz çünkü. Olursa bu sevgi değil ticarettir. Senin açından en iyisinin sen de olmasını istersin. Hani böyle tezgahtan domates seçersin ya işte öyle bir şey. Zamanla başka bir tezgahtar bulunca da çeker gidersin. Seni çok seviyorum ama şimdilik der gibi. çok güzelsin ama bu metrekare içinde.. Zaten bu alışveriş çok sürmez. Çünkü herkes daha iyilerine layık ve herkesin sorunları var(!) Bu durumlara bakılarak anlaşılıyor ki sevgi günümüzde daha bir ilginç hale gelmiş. Yani kimse ne sevdiğinden ne de sevildiğinden emin. O kadar seçenek var ki birine sadık kalınsa diğerlerinde gözü kalacak herhalde. Aynı zamanda korkaklar sevgililer. Kapı hiçbir zaman kapanmaz. Hep eşikte beklenir. En ufak şeyde gidilecek gibi. Gidişler çok kolay olmuş. Bunu en iyi geride kalanlar değil gidenler bilir. Böyle olmamalı işte. Aslında tam da bugün leyla ve Mecnun yaşansa anlamlı olurdu. Leyla Instagram hesabından gelen iltifatlara kayıtsız kaldığı kadar Leyla olurdu:) Mecnun WhatsApp ta ki en güzel halini profil yapan Şirin’i ne kadar göz ardı edebilir ki?
İşte günümüzde daha önemli öyle aşıklar. Yoksa o yıllarda herkes o aşklara adaydı. Siz, siz olun hakkını verin sevmenin ve sevilmenin.
Sevgilerle..