Geçmişi hatırlayabilir yada ilk okuduğun kitabı söyleyebilirmisin?
Peki ya, yarın akşam yemeğinde ne yediğinizi veya 2067 yılında İngiltere’nin başındaki kral kimdi hatırlayabilirmisiniz? Zamanla ilgili bilgilerimize baktığımızda sadece tek yönlü olduğunu biliyoruz. Yani yaşadığımız topraklardaki tüm olaylar dünden yarına doğru bir akarsu gibi akar. Tam tersi asla mümkün değil demi?
Fizikçilerin yaptığı tabirlere göre evrenimiz bir zaman okuna sahip ve bu ok her zaman geleceğe doğrudur. Yani ne yaparsak yapalım bu oku asla geçmişe doğru akmasına çeviremeyiz. Newton’un hareket kanuna baktığımızda ise zamanın ileri veya geri akması durumunda da mükemmel bir şekilde çalıştığını görmekteyiz. Şöyle açıklabilirimki boyu farketmeksizin bir topun düz bir çizgi üzerinde ilerlediği bir videoyu izlerseniz, videonun ileri doğru mu geri doğru mu oynatıldığını ayırt edemiyeceksiniz.
Dolayısıyla geçmiş ve gelecek arasındaki ayrımda çokta net değildir aslında.
Ve bazı fizikçiler, Büyük Patlama’nında öncesinden bahsediyorlar. 2014 yılında 3 fizikçi( Julian Barbour, Tim Koslowski ve Flavio Mercati) bildiğimiz evrenimizin aslında janus adı verilen bir noktasdan oluştuğunu öngören bir araştırma yayınladılar. Bu araştırmaya göz gezdirdiğimizde ise evrendeki oluşan olayların aynı anda iki farklı yöne doğru birbirine zıt zaman okları ile oluşabileceğini öngörmekteyiz.
Bu konu hakkındada Tim Koslowski, “Biz zaman oku üzerine çalışmıyorduk, kuantum kütle çekimi üzerine çalışıyorduk” diyor. Kuantum kütle çekimine baktığımızda ise Einstein’ın genel görelilik teorisi ile kuantum fiziğini bir araya getirmeye çalışan bir teori olduğunu görmekteyiz. Ekip yaptığı araştırmalarda aslında uzay ve zamanın olmadığı bir yerde parçacıkların nasıl hareket edeceğini anlamaya çalışıyorlarken zaman oklarının doğal bir şekilde ortaya çıktığını gözlemlediklerini bizlere aktardılar.
Bu fark edilişten hemen sonra Koslowski “Zaman oku, geçmişteki olayların kayıtlarının oluşma yönündür; fosillerin oluşması gibi.” diyor. Dolayısıyla ekip kendi yaptıkları modellerinde parçacıkların geçmiş konumlarını araştırdıklarında janus noktası ortaya çıktı.
Çıkan modelde ise aynı geçmişe ancak farklı geleceğe sahip iki bölge tespit ettiklerini aktardılar. Eğer yaptıkları modeller zorda olsa gerçekle uyuşuyorsa, evrenimiz bu iki bölgeden birisi olabilir. Buda bizlere zamanın zıt yönde aktığı yani zaman okunun bizimkine göre ters olduğu bir evren daha olabileceğini gösteriyor.
Bu evrendeki zaman okuna baktığımızda ise muhtemelen onların geçmişi bizim geleceğimiz olacaktır. Bu fikir size imkansız yada çok esrarengiz geliyor olabilir. Buda çok normal aslında ama evrende imkansız diye bir kavram yoktur.
Geçmişte bu düşünceye benzer bir düşünce daha ortaya atılmıştı aslında. 1980’lerde Stephen Hawking ve Jim Hartle bu konu ile alakalı detayları yayınlamışlardı. Hartle yaptığı açıklamada “Kozmoloji sayesinde, evrenimizin başlangıcındaki kuantum dalgalanmaların çok küçük olduğunu biliyoruz” diyor.
Yapılan daha yeni çalışmalara baktığımızda ise pek farklı sonuçlarda yoktu. Thomas Hertog dalgalanmaların küçük olabileceği bir evrendeki kuantum durumlarını incelemeye başladı ve sonuçları bizlerle paylaştı. Sıçrayan evrenler bu türlerden birisi olmalı: büyüyor, çöküyor ve tekrar geri büyüyor olması gerektiğini öğrendik. Hartle ve Hertog’da bu olaya göre sıçramanın gerçekleşmesi için zaman okunun birbirine zıt yönlere sahip olması gerektiğini gösterdi.
Eğer bizim evrenimiz böyle bir sıçrama sonucu oluşmussa, bu zamanın ters yönde aktığı başka bir evren yada başka bir bölge olması anlamına geliyor. Bu olaya ise ayna evren adı veriliyor.