Türk milletinin varoluş mücadelesinde bağımsızlık düşüncesini zafere ulaştıran cumhuriyet 100.yaşını kutlarken, göğsümüzü kabartan o gurur da kutlamalara eşlik ediyor.
Asırlar boyunca kendi iradesinin kullanılmasına karşı çıkan rejimlerin otoritesi altında ezilen Türk milleti, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Efendiler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.”, müjdesi ile demokrasi kokan bir yönetim biçimini teneffüs etmeye başladı. Çünkü cumhuriyet, demokrasinin olgunlaşmış meyvesiydi.
29 Ekim 1923’te millet egemenliğinin gönderine çekilen cumhuriyet mucizesi, milli irade ve hür seçim için zorluklarla dolu bir yoldan geçmek mecburiyetindeydi. İşgal altındaki bir ülke, Ulu Önder eşliğinde 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak hem siyasi hem de askeri bir mücadeleye girişmiştir. Kazanılan zafer ile 23 Nisan 1920’de TBMM açılmış ve 20 Ocak 1921’de yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye ’de yer alan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” maddesi, cumhuriyet buketini Türk milletine vermek için hazırlanmaya başlanmıştır. 1 Kasım 1922’de ise ulusal hakimiyete engel olan saltanat kaldırılarak, laiklik benimsenmiş ve toplumsal barış hedeflenmiştir. Savaşın yıpratıcı etkisi ve rejim değişikliğine karşı çıkanlara rağmen, “Yaşasın Cumhuriyet!” naralarıyla Türkiye Devleti’nin hükümet şekli oy birliğiyle Cumhuriyet, ilk cumhurbaşkanı da Mustafa Kemal Atatürk olarak belirlenmiştir. Yani bu yönetim şekli, uzun soluklu bir mücadelenin nihai sonucudur.
Cumhuriyete ulaşmak arzusu mukaddestir; çünkü bu yönetim şeklinde, halkın üstünde bir otoritenin varlığı kabul edilmiyordu. Halk, kendi seçtiği temsilciler aracılığıyla, yönetimde söz sahibiydi. Seçme ve seçme hakkı belirli bir gruba ait değildi. Temel hak ve hürriyetler, devlet güvencesi altındaydı. Çağdaş uygarlık düzeyi ve barışçıl politika hedefleniyordu. Kısacası tam bağımsızlığın hedeflendiği, onurlu bir yaşam vadeden yönetimin adıydı cumhuriyet!
Atatürk, cumhuriyet için: “En büyük eserim”, ifadesini kullanır; çünkü sonrasında toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda, eğitim-kültür, hukuk, tarım ve ticaret alanlarında yapılan yenilikler, O’na hak vermek gerekliliğinin apaçık ispatı niteliğindedir.
101 pare top atışı, “Cumhuriyeti biz böyle kazandık” diyenlerin bakışı, 100.yılında dahi aynı şekilde gururlandırıyor Ata’nın emanetçilerini.
Çünkü Türk gençliği, birinci vazifesinin Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek olduğunu unutmadı, unutmayacak!
100. yaşın kutlu olsun cumhuriyet…
