Bazen büyüklerimi dinlerim de nerde o eski bayramlar nerde o eski insanlar, nerde o eski aşklar dediklerine şahit olurum. Ne vardı bu eskilerde yenisinin kulpu mu kırık ki kimse beğenmiyor? Bence teknolojinin getirileri bizi bu dünyadan alıp götürdü ve gittiğimiz yeri büyüklerimiz beğenmiyor.Beğenmemekte haksızda değiller. Şimdilerde eskilerin aşklarıda yok, öyle bir tüketiyoruz ki aşk denen meleti ortada hiçlikten başka bir şey kalmıyor.Tükenen sadece aşkta değil sevginin dili tükeniyor sanki artık sevgi değilde arada çıkar gidip geliyor gibi.Aslında birbirinizden değerli olan herşeyi alıyoruz sonra bir şey kalmadığında terk ediyor, aldatıyor, yarı yolda bırakıp gidiyoruz işte bunun için gerçek aşk denilen şeyin kaldığına inanmıyorum. Sanki bizden gidenler kendileriyle bencilce götürdü ve bize sadece çorbacıda 1 çorba içip kalkmak kaldı. Yani tükenen bir aşk 1 kase çorba kadar içimizi ısıtmadı.Tükenmiş bir aşk bırakıldı geriye, her gelen hunharca kirletip paçavra gibi kendinden sonra gelicek nesile aktardı. Ama kulaktan kulağa oynundaki gibi tertemiz saf kelimeler insanlar arasında gezerken en sona ulaşana kadar bin bir türlü versiyonla son kişiye ulaşıyor birde sanki son kişinin kabahatiymiş gibi ona gülünüyor. Yolda gelirken aradan geçen onca insan saf temiz ,sona kalan dona kalan kişi olarak o saf kelimeyi kirleten biz.
Aşk’a dair bir hiçlik
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum