Tam güveniyorken tepe taklak oluyormuş insan… Öyle bir takla ki arabada kemeri takılı olmadan yapılan kaza gibi. Çık sağ çıkabilirsen. Zaten o zaman bir daha kemeri takmamaya and içiyorsun. Derken yine biri çıkıyor ve güvenmek istiyorsun ve yine aynı döngü.
Bunlar bana saçma geliyor. İnsan söz verdi mi ne pahasına olursa olsun sözünü tutmalı insanca. Gerçi daha insan olmanın ne demek olduğunu biliyor muyuz ki?
Bir başkasına verdiğin öğütleri kendine veremiyormuşsun. Tekrar iyi olabilecek miyim? Tekrar ayağa kalkabilecek miyim sırtım dik kambur olmadan?
İnsan olmak ne demek peki? Konuşarak ve empati kurarak anlaşmak geliyor ilk aklıma. Konuşmak, dinlemek, anlayış göstermek, bir sorunu görüp ondan kaçmamak… Bilirsin ki karşındaki kişinin sevgiye ihtiyacı vardır. Bilirsin ki sen onu seversin ama davranışlarını sevmezsin. Sonra güzelce oturur konuşursun. Ama çekip gitmezsin.
Söylenen sözler, hissedilen duygular, kurulan hayaller sahte bir gerçekliğe mi dönüştü?
Ardında bırakılan birkaç gözyaşı bir de benim zor kazanacağım güvenim ve şu anki çaresizliğim…
Ve bilirsin ki artık gelse de eskisi gibi olamaz. Biten bitmiştir üzerine bir soğuk su içmek kalır geriye.
Aferin sana sevgilim…
Aferin sana kalbimi de kalbini de düşünmeden acıttığın için…
Ve siz sizi seven gerçek bir sevgiliye sahipseniz ona da kendinize da aşkınıza da sahip çıkın.
Şaziye Kaplan