Aşk Hakkında Bilinmeyenler

Aşk kelimesi benim hayat görüşümce ancak uzun paragraflarla aktarılabilirdi. İnsani, ilahi olarak gruplandırdığımız, Dünya’da milyonlarca insandan sadece birkaçının yaşadığı, şiirlere, kitaplara konu olmuş, on filmin dokuzunda işlenen, bu ender, değerli, sonsuz hissiyatın bir cümleyle aktarılması olasılık dışıydı. Aşkın uzun uzun paragraflara ihtiyacı vardı. Zaten sayısız yazıların arasında hepimizin gözüne ilişen “Aşk nedir? Aşık olduğumuzu nasıl anlarız? Aşk var mıdır? Evlenince aşk biter mi? Aşk geçici midir? Ben aşık mıyım?” soruları kendini belli etmişken bu soruların yanıtlanmasının sayfaları alması oldukça normaldi. İnsanlar aşk fimleri izlerler, aştan deliye dönmüş kişilerin kitaplarını okurlar, ellerinde bir tuval, bir fırça aşkı resmederler fakat bunun sonucunda aşkı anlamayıp böyle bir sürü soru dizerler. Hepsinin sonucundaysa aşkı anlatmak uzun satırlarımızı, uzun zamanlarımızı alır.

Tabii başka bir koşul daha vardır. Bunu ham bir insandan pişmiş bir insana oluşan fark olarak da isimlendirebiliriz. Ham insan soru sorar. Pişmiş insan aşkı, aşık olduğunu anlamayacağını bilir zira aşkın anlaşılması en zor matematik çözümünün anlaşılmasından, en zor felsefe kitabının kavranılmasından, en karışık yapbozun tamamlanmasından daha zordur. O zaman akıllarda şu soru belirir. Aşık olduğumuzu anlamıyorsak bunu nasıl biliriz? Aslında bilemeyiz, birisi gelir, bize sorar. “Sen aşık mısın?” der. Sonra soru yönetilen kişi araştırmaya başlar. Sanmayın ki ansiklopedileri, makaleleri araştırır. Araştıracağı içidir. Kalbinin en derinine iner. Hatırlamaya başlar. İlk önce sabahları nasıl daha farklı kalktığını hatırlar. Her gün doğan güneşin doğuşuna o gün daha hayran kaldığını, her sabah aldığı nefesi bügün derin derin aldığını, gitmek istemediği, lanet ederek yolunu tuttuğu okulun, işin belki toplantının gözünde güzelleşmesini, istekle hazırlanmasını hatırlar. Hatıraları teker teker belleğine düşmeye başlamıştır.

Normalde hastalanınca söylenirken o gün güçlü kalmak amacıyla ilaç içişini, ilacı tok karnına yutuluyor diye üşengeçlikten bölük pörçük ettiği kahvaltı masasını dayayıp döşediğini, kendini yaşama sevincinin on katıyla çarpılmış bir halde bulmasını anımsar. Hayatı anlamlaşmıştır. Artık onun için söyleme vakti gelir. Söyler. “Aşık oldum.” der. Aşkı yaşayana göre sanki evren farklılaşmıştır. Gökyüzü değişmiştir. Aşık böyle söyler maşuğundan sonra. Halbuki olağanüstülüğu taşıyan maşuk değildir. Herkes mucizeyi maşuğun kara gözü, kara kaşında arar lakin aslolan mucize aşktır. Aşk ve aşkın getirdikleri..

Tuğçe
Merhaba. İsmim tuğçe.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Robot Değil İnsanız
Sonraki
Rehbere Kaydetme Önerileri #Bff👭

Rehbere Kaydetme Önerileri #Bff👭

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.