Günümüzde her ailenin ortak sorunu olan geçim sıkıntısı. Temel yaşamın bile lüks sayıldığı şu dönemde mutlu yaşamak mümkün müydü? Yoğun çalışma saatleri, ağır iş yükleri ve karşılığında alınan düşük bütçeler. Çalışanın sırtından kazanılan paraların çalışana daha çok iş yüküyle dönmesi işçiyi yorgun düşürüyordu. Mutsuz ebeveynler mutlu çocuklar büyütebilir miydi? Elbette bunun cevabını birçoğumuz yaşarken öğrenmiştik. Konu halk işçi sınıfı olduğunda sağır olan yetkililer neden konu milletvekilli maaşları olunca aynı tepkileri veremiyorlardı. Vatandaşın sesini duyurabilmek için seçilen temsilciler yeterince halkın sorununa çözüm bulamıyorlardı. İşçilerin dört gözle bekledikleri zam haberleri beklenilen karşılığı veremiyordu cüzi rakamlar vatandaşın cebinde bir fark yaratamıyor aksine zamlardan sonra artan KDV ler cebinden eksiltiyordu yani kaşıkla verilip kepçeyle alınıyordu. Vatandaşta hal böyle olunca en ufak umut ışığına bağnazlıkla bağlanıp çıkış yolları aranıyordu.
Alım gücünün yerle yeksan olduğu son yıllarda evimize temel ihtiyaçlarımız dışında isteklerimizi alabiyor muyuz Bunun cevabını hayattımdan bir örnek ile vereyim isteklerimi almaya düşünürken basit hesaplamalar yapıyorum buna vereceğim paraya 1 hafta ekmek alırım ya da bu paraya faturamı öderim gibi düşüncelerle yaşam mottom hayattan zevk alarak yaşamımı sürdürmek olamıyor maalesef yaşamımı devam ettirebilmek adına asgari şartları sağlamak hayattımda önceliğim olmuş vaziyette. Pesimist düşünceler acı gerçeklerle orantılı bir şekilde artış gösteriyor. Son olarak hayatta çiçekli pencerelerden bakmamızı sağlayan şu dizeler ile sonlandırmak istiyorum yazımı ;
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler