İstanbul temalı birçok şiir, şarkı yapıldı ve her yıl yerli yabancı demeden birçok milletten turist İstanbul’u ziyaret ediyor. Peki, Istanbul’da iş ya da eğitim gerekçesi ile yaşayan bizler İstanbul’da yaşamaktan memnun muyuz? Bu güzel şehrin hiç mi olumsuz yanı yok? Elbette var. İstanbul’da yaşayan bizler enflasyon bu kadar tavan yapmışken taşınmayı düşünmeye başladık. Peki neden?
Taşınma vaktinin geldiğini gösteren 8 can sıkıcı detayı sizler ile paylaştıktan sonra hak vereceksiniz.
Trafik Sorunsalı
Kurallara uymayan sürücüleri düşünecek olursak birçoğumuz için trafik sorunsalı baş ağrısı. Artık maalesef sadece şehrin ana yollarında trafik sorunu ile karşılaşmıyoruz, trafik sorunundan kaçmak isteyen sürücüler sayesinde ara sokaklarda bile trafik oluşabiliyor. Gün içinde dışarıda bir işimiz var ise, trafik sorununu da hesaba katıp evden erken çıkıyoruz. Ya da hava yağmurluysa, yağmurun trafiği arttıracağını bildiğimiz için evden her zamankinden erken ayrılıyoruz. Trafik sorunsalı ile baş etmekten yoruldu iseniz belki de taşınmanın vakti geldi demektir.
Gürültü Kirliliği
Şişli, Beşiktaş, Göztepe, Çekmeköy… Hangi ilçede oturursanız oturun şehirdeki gürültü kirliliği hepimizi rahatsız ediyor. Biz İstanbul’da yaşayan halk buna alışmış olabiliriz. Ancak küçük bir şehirden bizi ziyarete gelen akrabamız bu durumdan rahatsız oluyorsa orada bir durum var demektir. İnşaatların artması ile birlikte normalde olan korna sesleri haricinden hafriyat kamyonun sesi gibi dış sesler can sıkıcı bir durum. Gürültü kirliliğinden kaçmak için ise tek yapabildiğimiz kulaklığımızı takıp müzik dinlemek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait Alo 181 gürültü için başvuruların tam %23’ü İstanbul’dan geliyor.
Yeşil Alanların Kısıtlı Olması
Şehirde yaşamak demek yeşilden bir anlamda mahrum kalmak demektir. İş/okul stresinden kaçmak için kendimizi çoğu zaman parklara, sahillere atıyoruz. Yeşil alan azlığı sebebi ile çimen gördüğümüz yerde sevinir hale geldik. Üstelik diğer bir yandan sanki yeşil alanlar az değilmiş gibi inşaatlar ile var olanlar da azaltılmaya çalışılıyor.
Kiraların Yüksek Oluşu
İstanbul’a bu kadar çok talep olunca kiralar da doğal olarak aynı oranda yüksek oluyor. “İstanbul’da oturma” hevesi uğruna merkezden uzak da olsa İstanbul sınırları içinde bulunan semtleri dolduran insanlar, şehir merkezine 1-2 saat uzaklıktaki apartman dairelerine bile dudak uçuklatacak kiralar ödemek durumunda kalıyor. Hal böyle olunca merkezi yerlerdeki kiralar da aynı oranda zamlanıyor ve İstanbul, misafir ettiği binlerce insanın gözünde, parası olmayanı hor gören samimiyetsiz bir şehir izlenimi bırakıyor.
Toplu Taşımaların Sürekli Kalabalık Olması
İstanbul’un nüfusu her sene Türkiye’nin dört bir yanından gelen göçler ile artıyor. Hal böyle olunca İETT otobüsü/metro/marmaray fark etmeksizin her yer kalabalık olabiliyor. Bir tabir vardır ya iğne atsan yere düşmez diye, işte tam olarak bu tabiri karşılıyan bir tablo söz konusu. İşin trajikomik tarafı, sanki kalabalık değilmiş gibi İETT otobüslerinin yolcu almaya devam etmesi ve seferlerin 30 dakikada bir oluşu. Bazen vaktinde beklediğiniz otobüsün gelmemesi sebebi ile de kalabalık artabiliyor. Eğer servis imkanını sağlamayan bir firmada çalışıyorsanız iş yorgunluğunun üzerine otobüs yorgunluğu da ekleniyor diyebiliriz. Evinize geldiğinizde ise sanki kamyon taşımış gibi aşırı yorgun hissediyorsunuz. Büyük şehirde yaşamak istiyorsanız, hele de İstanbul’da, tüm bunları göze almalısınız.
Pahalı Oluşu
İstanbul’da satılık/kiralık hiç fark etmez, ev fiyatları çok yüksek. Çalışan/çalışmayan herkes kendisine ait bir konuta sahip olabilmek için ne yazık ki konut kredisine başvurmak zorunda kalıyor. Kendinize ait bir evin tadını ise ancak konut kredinizin ödemesi sona erdiğinde çıkarabiliyorsunuz. Konut kredinizin ödemesi bittiğinde ise enerjisi tükenmiş, emekliliği bekleyen bir siz kalıyor geriye.
Güvenli Olmayışı
Şehrin kalabalık olması beraberinde güvenlik sorunları da getiriyor. Günlük hayatın stresi, insanları gün içinde patlamaya hazır birer bomba haline getiriyor. Kalabalık toplu taşıma ortamlarında dahi her an bir arbedeye maruz kalmanız mümkün.
Çarpık Kentleşme Sorunsalı
Bir tarafta lüks villalar bir tarafta ise gecekondular… Yer Brezilya değil, yer İstanbul. Bu manzaraya sadece Brezilya’da değil İstanbul’da da rastlamak mümkün. Şehir planlaması bilinci olmadığından ortaya böyle karışık bir tablo çıkıyor ne yazık ki. Toplu taşımadaki kalabalıktan bahsetmiştik… Araba almanız halinde de bu kalabalıktan kaçamıyorsunuz ne yazık ki. Oturduğunuz apartmanın bir otoparkı yok ise aracınızı park edecek sokak ararken bulabilirsiniz kendinizi.