Teknolojinin artık adeta yemek içmek kadar hayatımızın önemli bir parçası haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Biliyoruz bilmesine de hepimizin bu acı gerçekle yüzleşmesi farklı oluyor. Nitekim her birimizin zaafı başka. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken bizi gittikçe ona muhtaç hale getiriyor. Daha da kötüsü hislerimizi yok ediyor. Bir çoğumuz telefonların, tabletlerin içinde yaşıyor, acaba bugün kim hangi story’yi paylaşmış diye merak etmeden duramıyoruz. Cep telefonlarımızı bir yerde unutsak dünyanın en büyük felaketi başımıza gelmiş gibi hissedebiliyoruz.
Benimde teknolojinin bu korkunçluğuyla bir kez daha yüzleşmem cep telefonlarıma ve mail kutuma gelen mesajlarla oldu. Bir de geçen günlerde e-kitabın bir çok kişi tarafından hala bilinmediğini internet ortamında okuduğum bir kaç yorumdan anladım. E-kitaplar sipariş ediliyormuş ama gerçekten ne olduğu bilinmiyormuş! Harika gerçekten hiç kimse tarafından bilinmeseydi. Bu e-kitabı aslında bir kaç sene önce arkadaşımda görmüştüm. Ne yapıyorsun sen öyle diye sorduğumda “Kitap okuyorum!” demişti bana. “Kitap okuyormuş”. Bir de yine internette bu konuyla ilgili yazılan yazılarda Türkiye’nin bu olayı benimsemediği ve pazarının dar olduğu ile ilgili bilgiler yer alıyor.
Ayrıca e-gazeteler, e-dergilerde son zamanlarda hayatımıza hızla girdi. Artık haberlere gazetelerden değil, gazetelerin internet sitelerinden ulaşıyoruz. Çok az sayıda insan gazete satın alıyor belki de. Buna da bir lafım yoktu. Ama kitaplar söz konusu olunca isyan etmeden duramadım. Ben kitaplara dokunmak, onların sayfalarını çevirerek ve kitaplarla bir bağ kurarak yaşamak istiyorum. Sürekli mail kutuma gelen e-kitaplar bilmem kaç liradan şu kadara düştü mesajlarından ise nefret ediyorum.
Bir mutluluğum varsa o da kitap okumak, hatta eski kitapçıları, sarrafları gezmek, kitap evlerinde vakit geçirmek. Bu sanallıktan ve hissizlikten biraz olsun uzaklaşmak. Zaten bütün gün bilgisayar ekranlarına bakmaktan göz altlarınız morarmış farkında değil misiniz. Çok yer tutuyor diye düşünebilirsiniz ama kitap sevmek, gerçek bir okur olmak da bunu gerektirir. Birkaç kitabı valizinize ya da evinize sığdıramıyorsanız ben kitap severim demeyin.
Çocuklar, peki ya çocuklarımız? Zaten sokakta oynamak nedir bilmeyen ve tabletlerle çocukluğunu geçiren çocuklarımız ileride bir de tablet üzerinden mi kitap okuyacak? Bu hissizlik ve teslimiyet son bulmalı ve birileri dur demeli bu gidişe.
Önerilen İçerik: Kitap Seçerken & Okurken Dikkat Etmeniz Gereken 9 Şey