Yine bir cinayet.
Biz daha “cinayet” kelimesini, sürekli kullandığımız gerçeğini sindiremeden başına “yine” eki eklemek zorunda kalıyoruz.
İnsanlık ölmüş diyorduk, meğer çoktan çürümüş “insanım” diye geçinen tüm bedenler. Biteceğine yürekten inanıyoruz aslında, bitmeyeceğinden emin olmamıza rağmen. Ülkenin tek umudu gençlik deyip, 16 yaşındaki bir kızın katledilmesine müsaade eden ve muhtemelen umudumuzun katilinin, hafif bir ceza ile yırtacağı, bir başka şiddet meraklısının, bir kadına daha kıyacağı bir memlekette, gelip de gençlik bizim umudumuz etiketini kullanarak bize, insanımıza yaranmaya çalışmak acizlik değil de ne?
Ben cinayet haberine değil de kadınlarımızın, çocuklarımızın, insanımızın başarısına uyanmak istiyorum. Dünya da kadın nüfusu, erkekten fazla diye azaltmaya mı çalışıyorsunuz, en saf kadın bile en zeki erkeğe kök söktürür ama bunu unutuyorsunuz.
Şiddet bir gün ebediyen bitecek diye düşündükten 1 dakika sonra böyle bir haber karşılaşmak, ülkenin geldiği hale üzülüp, kız çocuk babası olma hayali kuran beni öyle korkutuyor ki.
Hayatı boyunca bir kız kardeş, abla, evlat dilemiş bir insan olduğumdan mı bilmiyorum ama ben bu olaylardan gerçekten çok etkileniyorum. Öfke doluyor içim, bir patlasa yeri göğü inletecek kadar öfke doluyor. Çözemiyorum ama hiçbir şeyi, kalemim yetmiyor, kırmak istiyorum bazen.
Bir kişinin fikrini değiştirebilsem.
Bir kadını kurtarabilsem, başka bir şey istemem hayattan.
Bunu okuyan bütün hemcinslerime seslenmek istiyorum buradan, yıllar öncesinden, Rabbimiz tarafından bize emanet edilen melek kadınlarımıza, hazinelerimize, gözümüzden sakınmamız gereken bacaklarınıza, kardeşlerimize, eşlerimize, bizi en çok düşünen annelerimize, o kadar vefa, sadakat, mutluluk, huzur borcumuz varken, neden canlarını almayı, bedenlerine sahip olmayı istiyorsunuz?
Ne geçiyor elinize, göçüp giden bir hayat, nehirler dolusu göz yaşı ve tonlarca bedduaya sebep olmaktan başka. Ben size söyleyeyim, katil damgası geçiyor elinize. Bir insanın, en son sahip olması gereken, en son isteyeceği o damga. Her baktığınız yerde kin ve nefrete sebep olan bir damga, özellikle de Kadın/Kız/Çocuk/Bebek katili olabilmek. İnsan kalan, kendine kızar.
Konuşmak, yazmak, sizinle aynı dili konuşamam ben, sevmiyorum şiddeti çünkü. Ömrüm boyunca da kavgayı son çare olarak düşündüm hep. Bunun için korkak da dendi, kaçıyor da dendi, dalga da geçildi. Sizin gibi katil olmadım, katil denilmedi ama bana. Bu gururu da ömrümce taşırım, neyime yarayacaksa.
Vuran vuruyor, kesen kesiyor, asan asıyor. Kısaca eğitimsiz yetişen her birey, alabildiği kadar can alıyor. Biteceğine olan inancımız bitti gözünüz aydın. Artık iki gün manşette tutup, üçüncü gün düşürürüz sizleri.
Arınma gecesi serisi, daha masum olmaya başladı ülkemizden. Jason, Freddy, Ghostface, gibi kurgusal karakterleri bile utandıracak noktaya geldiniz artık. Senaryolarını yazanlar çoktan ipi darağacına astılar.
Cinsiyeti de kalmayacak bak bu işin yakında. Söyleyeyim ben. Herkes gördüğünü indirecek. Tabi ya ne güzel işmiş o öyle. Cezası yok, düşmanı çok olsa da bir etkisi yok, belki şansı yoksa içerde öldürülüyor.
Umarım yoktur hiçbirinin şansı. Söndürdükleri hayat yaşadıklarına, kestikleri nefes aldıklarına bedel.
Bir gün böyle olan herkes, farkına varır umarım, bakın anneniz veya bacınız ölsün diyemiyorum. Ben daha yazarken kıyamıyorum, siz nasıl kıyabiliyorsunuz böyle, hiç mi hiç anlamıyorum.