Sorsanız daha bundan birkaç sene öncesine kadar, ne bilirdim ki ben aşka dair?
Sanırım hiçbir şey bilmez, yalnızca platonik sever dururdum ve hiçbir zaman da kavuşamazdım sevdiğim birine. Tek taraflı içimde yaşatırdım hislerimi, er ya da geç karşı taraf anladığında ise afallar, devam eden süreci yönetemez, bu sebeple de güzelim arkadaşlığa veda ederdim.
Hep böyle oldu. Uzunca bir süre yalnızca tek bir seven vardı o da bendeniz.
Düşünüyorum da sahi, birkaç yıl evvel saf bir şekilde seven ve yalnızca aynı saflıkta sevilmeyi bekleyen biriyken, ne olmuştu bana da ben vazgeçmiştim sevginin her türlüsünden.
Kalbi kırık bir kıza merhem olmaya çalışırken ona kalbinin neden kırık olduğunu hatırlatışım mıydı yoksa sebebi? Ya da seçenekleri bol olan, bana da öylesine bir heves muamelesi yaparak benim aşka olan iyimser düşüncelerimin bir kısmını kötüye çeken kişi, O muydu sebebi? Kim bilir? Duygusal boşluğumda edindiğim zehirli alışkanlıkların beden bulmuş hali de olabilir aslında evet, o da olabilir.
Hepsinin de üstünde bir de doğrusuna denk gelmekte güçlük çektiğim toy kalpli olgun zihinli, O da olabilir sebebi evet…
Yeni yeni oturduğum okul sırasında aklımı karıştıranlar, konfor alanından taviz veremeyenler, sadakatini kaybetmekle sınananlar, hepsi olabilir sebebi hepsi, bu kaybedişin, bendeki sevmelere aşklara dair bu ağır kaybedişin sebebi hepsi olabilir ama tam olarak hangisi olursa olsun bildiğim tek şey uzunca bir süre daha parka küsen çocuk olacağım, sebebi salıncak ya da kaydırak artık her neyse!
Bir önemi yok. Sebepleri soruşturmayı keseli oluyor bir süre.
Artık sadece kabullenişlerim ve yola devam edişlerim kaldı elimde. Geçen günleri umutla doldurmaksa yalnızca canıma okuyan parka gidip yine oradaki her aletten dayak yemem olacaktır hiç şüphesiz.
Ne demeliyim peki?
Tam olarak ne yapmalıyım?
Neyi düşünmeliyim ya da neyi istemeliyim?
Veya kulağımda her gece bana hatırlatılan o kritik soru; Artık durmalı mıyım?
Her şey her zaman mümkün olmuyor ne de olsa, belki ben yalnızlıkla sınanmak adına gelmişimdir yalanlarla bezeli sahte pembe tonuyla canlı tutulmaya çalışılan dünyaya?
İnsanlar yalnızlıktan kaçarken benim yalnızlığa sığınmamdan anlamalıydım aslında, gerçi nasıl oldu da anlamadım, orası sahiden ayrı bir saçma!
Anlaşılan o ki ihtimaller ışık olamayacak bana, yetmeyecek yeni suretlere merhaba dememe.
Aldığım kritik kararla artık “Aşk olsun” dediğim dönemi bırakıyorum ardımda, nice mutlu “Aşk olmasın” lar bana. Sebep olan herkesi teşekkürlerimi ve birtakım güzel (!) sözlerimi sunarak selamlıyorum.
Artık bitti.
O halde sönsün ışıklar, çalsın hafiften melankoli bir şarkı, köşeye de bir tabure atın bir dal sigarayla çakmak bırakın üzerine, uzunca bir süre susarken konuşayım bir de kendimle.