Aylin Balboa bir yazısında; “Hazır mıymışım? Hazırım ulan! Ben her şeye doğuştan hazırım. Annem beni hazır doğurmuş.” demişti. Ama bu sefer hazır değildim. “Çok sevdiği birini koruyamamanın verdiği acizlik hissinin altında öldü.” yazın mezar taşıma. Geriye dönüp keşke şunu, bunu düzeltebilsem falan demeyeceğim elbette. Yok, hayır ben korkarım ki geriden. Hem geri geri gidersem düşerim, canım acır. Geri geri gidemem ben. Ama bir dilek hakkım olsaydı eğer hepsini unut isterdim. Şimdi neyle avutabilirdim onu? “Büyüdüm ben, korurum seni.” dedim, “Gerek yok ki ben de büyüdüm koruyorum artık kendimi. Buna eskiden ihtiyacım vardı. Şimdi değil.” dedi. Yine ezildim. Un oldum. Ufak oldum.Ufacık oldum. Benim ömrüm anneme zıt gitmekle geçti. Etek giysene dediğinde daha çok pantolon giyip saçlarını uzatsana dediğinde elime makası alıp kökünden kesmeye kadar gitti. Başta annem olmak üzere diğer herkesin istediği gibi biri olamamakla meşhurum ben. İçimde ki o boşlukla meşhurum ben. Babama olan salya sümük öfkemle, sana karşı savaşımla, Allah’a isyanım, kendimle olan tezatlığımla ama en çok kızıma olan düşkünlüğümle meşhurum ben. Sonra da bu meşhur olma işlerini zirvede bıraktım işte. Onun için çok sevdiğim yerlerden vazgeçtim. Hiç pişman olmadım. Çünkü benim varlığım o mutlu olduğu zaman bir önem taşıyor. Şimdi olanlar için bir dilek dileyemem ama; umarım özgür, güçlü, başın hep dik, omurgalı, huzurlu bir hayatın olur diyebilirim. Yanında ben de olayım’lı şeyler söyleyebilirim. Yanında ben de olayım.
Annem Beni Hazır Doğurmuş
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum