En yakın arkadaşın mı anlar seni, sevgilin mi, annen baban mı, ya kardeşlerin?
Anlaşılmak anlamaktan daha zordur çünkü anlamak senin elindedir, anlaşılmaksa başkasının elinde. Yapabileceğin hiçbir şey yoktur çoğu zaman. Kendini defalarca anlatsan da anlamayacaktır karşındaki. Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşırdı değil mi?
Kelimelerin en güzelini seçsem, tane tane anlatsam, kalbimin en derinlerini açsam anlaşılır mıyım? Çoğu kez hayır. Kendimi anlamazken daha, neye niye üzüldüğümü bilemezken, o duyguyu kendime anlatamazken başkasına mı anlatacağım?
Kendim bu kahredici hissin adını koyamazken kimden beni anlamasını isteyebilirim ki. Kime kızıp kime küsebilirim beni anlamıyorsun diye.
Aslında biliyorum beni en iyi kimin anlayacağını, kimin sorgusuz sualsiz gel bana derdini anlat diyeceğini, ben seni anlarım diyeceğini, biliyorum O bekliyor beni. Kendi demiyor mu zaten “Göğsünün daraldığını biliyorum.” Sen daha demeden biliyor O. Sen anlatmaya kalkışmasan da anlıyor.
Anlaşılmak istiyorsam kainatın en iyi anlayışına sahip olanına gitmeliyim o zaman. O zaten her zaman bekliyordu beni. Halimi benden de iyi bilirdi.
Şah damarımdan daha yakındı O bana.