Bazen hissederiz ya hepimiz. İçimizde saçma garip bir duygu. Hatta bu duygu öyle güçlüdür ki seni üzüyordur, yıpratıyordur. Nedenini anlamayız.Hayatımız gayet normaldir. Düzdür ve aslına bakarsan gayet yolundadır ama bazen işte o his gelir ki mahveder insanı. Nedenini bilmediğin o iğrenç duyguya kapılırsın. Üzgünsün ama neden bilmiyorsun. Nedensiz üzüntünün çözümü nasıl olur ki?Karşında bir insanla sorunun varsa konuşur çözersin peki ya bu his,çözemiyorsun. Kime kızdın kime kırıldın ya da kırdın bilmiyorsun. Bazen bu duygunun birikmiş olduğunu düşünüyorum. Daha sonra da kendi kendime kafayı yiyorum mutsuzum diye ortalıkta dolanıyorum.
Aslında böyle enerji düşüklükleri yaşamamız gayet doğal ve daha önce de söylediğim gibi olması gereken şeydir belki de. Yoksa nasıl anlardın o mutluluk ve huzurun tadını ve anlamını. Yine de insan üzülür böyle düşünsem bile şuanda işte tam o anlattığım histeyim. Hayatım gayet normal arkadaşlarım,ailem tabii bir sevgilim yok şuan ama o konuda da yaralı değilim.Her şey olması gerektiği gibi duruyor yani. Ama bu duygu beni alıp götürüyor.İnsanlardan uzaklaşmak istiyorum. Telefonumu tamamen kapatmak bazen hatta şehir değiştirmek. Tabii tek yapabildiğim şey şuanda yalnızca telefonu kapatıp insanları evimin dışarısında bırakmak.
İnsanlardan uzaklaşınca kendine dönmek çok rahatlatıcı bir şey. Kendinle kalınca daha samimisin kendine karşı.Sonuçta karşında seni yargılayacak ya da neden diye soracak biri yok. O sensin. Benim sorunum da biraz burada başlıyor sanırım. Kendi kendimi o kadar çok eleştiriyorum ki.Kendi kendimi bunaltıyor kendi içimde bir kavga yaratıyorum ama sonunda ne kadar kendi kendimle tartışsam ve hatta kendi kendimi üzsem bile sonunda yine kendime dönüyorum. Çünkü en çok beni o anlar. Hiç gitmeyecek insan sadece kendinsin bu hayatta. Bu yüzden de birine bel bağlamak ya da tek mutluluk kaynağının o olması çok yıkıcı olabilir.