Kafam karmakarışık.
İçimde 2 insan yaşıyor gibi hissediyordum. Bunları yaşayan bir kişi ve bunlardan habersiz başka biri ..
Ben hangisiydim?
Duygularımı tanımlayamıyorum. Yorgunum. Gerginim.
Bir anda nasıl bozulabiliyordu her şey…
Etrafa göz gezdirdi… Bembeyaz bir oda. Küçük süs eşyaları. Çiçekler. Pencereden görünen gökyüzü..
Bu oda gibi parıl parıl parlamak, güzel görünmek isterdim diye düşündüm. Ve olacaktı.
Hemen kalktı ve duşa girdi. En güzel eteği, gömleği ve topuklu ayakkabılarını giymişti. Kapıdan çıkıp o an nerde durmak oturmak istiyorsa, ne kadar yürümek istiyorsa yürüyecekti.
Aklında hep o eski günler vardı son zamanlarda.. Nereye gitse nereye baksa kalbinin heyecanla attığı o cesur ve güzel kız geliyordu gözünün önüne..
Cesurluğu sevgi ve saygıdan ötürüydü. Şimdi ise yanında bin türlü kirli insan..
En güzel masayı seçti. Ağaçların altında gölün hemen yanında duran o küçük ama şirin mavi masayı ..
Kitabını açtı, kahvesini aldı. Bir süre sonra gelen bebek seslerini duyunca kitabı masaya bıraktı.
Bebeğim, bağışla seni yaşatmak isterdim. Daha güzel günlerde olsaydım senden vaz geçer miydim?
Çoçuk delisi ben “anne” olacaktım…
Şimdi öyle uzak ki..
Dayanamadı kalktı yerinden ve yeniden yürümeye başladı..
Kafasında çalkalanan sesler vardı. Beyninde durup durup aynı cümleleri kuran bir ses. O’nun sesi…
- Barışmak istemiyorum.
Ve her şey bitmişti o gün. Gün bitmişti.
Neydi eksik yaptığı şey? Bilmiyordu.
Neydi aslında yapması gereken şey bilmiyordu…
- Tek bir gerçek duygu vardı. Aynı anda olan tarifsiz duygu. Hüzün ve mutluluğu aynı anda yaşamak
- Koşarak heyecanla eve doğru ilerliyordu.
- Terden sırılsıklam olmuş, yanakları al aldı.
- Kalbinde sevdiği adamın aşkı. Gözlerinde mutluluk. Yüreği ürperti içindeydi.
Ailesine açıklayacaktı.
- Durdu ve düşündü.
- Bağırarak ağaçlara ne güzel şey dedi ailemle beraber olmak ne kadar güzel bir şey.
- Mutlu olacak mıydı? Aile olmanın gerekliliklerini yerine getirebilecek miydi?
- Akşamları sarılarak uyuyup sabah mutlulukla onu öperek uyanacak mıydı?
- Kapıyı açtığında bir elinde çiçek bir elinde ekmek görüp sarılacak mıydı eşinin?
- Ne muazzam bir tablo olursu hâlbuki.
- Her şeyden habersiz “Ben geldim.” diyerek seslendi.
- Biz geldik diyerek fısıldadı…