Eyvallah deyip geçerim. Ama sabrımın yettiği kadar ama ömrümün yettiği kadar. Öğrendim, adını hâlâ koyamadığım hallerin. Bana yakışmaz, vicdanım el vermez, kalbin dayanmaz, karakterime uymaz, rahatsızlık verir bazı şeyler artık. Sana eyvallah derim fakat kendimden geçit vermem eyvallahlara. Susar geçerim fakat, razı olmam bu gidişlere. Sözlerim ağırdır, çabuk ve keskin kırar kalpleri belki de bu yüzden susmayı tercih ediyorum ama bilesin ben sevmiyor, kabullenemiyorum. Şikayetçi dünyacılar benden sanırsam ben garibim. Fakat ahireti bilip korkumdan buz kesmişim asıl garip olan sizlermiş siniz. Onlar üzülür, söylenir durmadan ağırbaşlı Halime ben ise eyvallah deyip geçerim. Üzülecek, acınacak, ağlanacak kişiler kendileri ama bilmiyorlar.
Eyvallah deyip geçer gider miyim? Bir gün bende. Ansızın bir gün her şey yerli yerinde fakat ben yokum. Neden gidebilirim ki? Güvensizdir buralar, istemsizdir buralar, yabancı gelir bana artık buralar hicret ederim ben de kuşlar gibi daldan dala yani denizden göle olur benimki de. Belki de helak olmaktan korkmuşumdur. Hani garip olan, acınacak olan, abartıyor olan benmişim ya eyvallah başım üstüne doğru yoldayımdır belki de. Belki de burada kalmalı ve doğruları haykırmalıyım, anlatmalıyım, savaşmalıyım bilemedim hangisi hayırlıdır benim için. Susup eyvallah deyip geçmekte razı değildir gönlüm. Belki de hak yolunu keskin dilimi kullanmalıyım da, sağ çıkabiliriz de, sağlam çıkabilir miyiz? Rabbim gönlüm bazen kayabilir de, sen kalbime göre, kolayını ilham ettir ki, senin rızan için bilen bilmeyen topluluk olarak selamete çıkabilelim. Eyvallah.