“İşte eğer insan enaniyetine istinad edip hayat-ı dünyeviyeyi gâye-i hayal ederek, derd-i maîşet içinde muvakkat bâzı lezzetler için çalışsa, gayet dar bir daire içinde boğulur gider” Risale-i Nur’un Yirmi Üçüncü Söz’ün İkinci Mebhasının Üçüncü Nüktesi’nde geçen bu cümle bize insanın mahiyetinin aslında ne kadar önemli olduğunu ve insanın sadece bu dünya hayatındaki geçici lezzetler için çalıştığı zaman dar bir dairede boğulup gideceğini ve tam manasıyla insanlık makamına çıkamayacığını çok güzel özetliyor.
Çoğumuz gündelik yaşantımızda dünya hayatımızı hayal ederek geleceğimizle ilgili kaygılardan ön planda geliyor. Bu sene kaç para kazanırız? Geçinebilir miyiz? Evimiz yoksa ev alabilir miyiz? Evlenecek olanlar, düğün masraflarını karşılayabilir miyim? İşsiz bir kardeşimiz bir işe girebilecek miyim? Hasta bir kardeşimiz iyileşebilecek miyim? İyileşemeyecek miyim? İşleri yolunda gitmeyen biri bu işler düzelmeyecek mi? İşte bu sorularla kendimizi yıprata yıprata dünya hayatının dar duvarlarından öteye çıkamıyoruz, boğulup gidiyoruz.
Bu sorulardan ve kaygılardan anlıyoruz ki, Allah’a tam manasıyla tevekkül etmiyoruz edemiyoruz. Neden? Kendimize bunu sormamız lâzım. Neden Allah’a tam manasıyla tevekkül edemiyoruz? Çünkü Allah’ı tam olarak tanımada bir takım zaaflarımız var. Onun için de tam tevekkül edemiyoruz. Tereddütsüz olarak teslim olamıyoruz.
İnsan tanıdığı bildiği birine güvenir. Tanımadığı ona yabancı gelen birine güvenemez. İçinde tereddüt kalır, şüphe kalır. Halbuki insan tanıdığı samimî ve dost olduğu birine o işi düşse, elbette yardım edeceğini bilir. O işini olmuş bilir düşünmez bile.
İşte insan Allah’ı tanımaya çalışsa ve tanısa ve bilse, O’na yakın olup dostluğunu kazansa işte o zaman gerçek tevekkül edip O’na güvenebilir. İşte o zaman her sıkıntısında içi ferah bulur, huzur bulur, sükûnet bulur. İşte o zaman dünya hayatının dar duvarlarından boğucu kaygılarından kurtulup öteye geçer. Çünkü bilir ki, bir dostu var onu yalnız bırakmaz. Çünkü bilir ki, kendi fakir ve aciz olsa bile O dostu gayet zengin ve kudret sahibi biri.
Onun için Allah’ı tanıyıp, O’na dost olmaya gayret edelim. Hakikî tevekküle yapışıp dünyanın dar dairesinden çıkalım. Peygamberimizin(asm) Sünnet-i Seniyyesine ittiba ile insanlık makamına yükselelim. Allahın dostluğunu kazanalım.