Epeyce bir zamandır korkusunu her an ensemizde hissettiğimiz bir salgın hastalığın bazen izleyicisi, bazen de yeni pozitif vaka sayısındaki bir hastası olarak hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Büyük bir sınavdan geçiyoruz ve sınavın bitmesine ne kadar kaldığına dair henüz kimsenin net bir fikri yok. Çeşitli varsayımlar ve her kafadan çıkan bir ses var ancak, herkesin buluştuğu ortak nokta: “her şeyin başı sağlık, sonrası sonra”… Planlarımız değişti, gelir düzeyimiz değişti, bazı alışkanlıklarımız ve bazı kişilere karşı bakış açımız değişti.
Her mücadelenin elbette kahramanlara ihtiyacı vardır ve aldığımız her nefesin ne kadar değerli olduğunu hatırladığımız şu salgın hastalık döneminde, sağlık çalışanları bu mücadelenin kahramanlık rolünü üstlenmiş durumda. Salgının seyrini değiştirmek için mücadele eden sağlık çalışanlarına karşı bakış açımızın değişmesinin ise, bu virüs yakamıza yapışmadan önce peyda olmasını dilerdim. Niye mi? Hani sen sırf tepe lambasını yakmadı diye hasta almaya giden falanca ambulans şoförünü yol vermedi gerekçen ile darp etmiştin ya… Yine sen, iğne canını yaktı diye filanca acil tıp teknisyenine silahının kabzasıyla kim olduğunu göstermiştin ya… Birçok yerde hep sen, yok istediğin tedaviyi uygulamadı, yok damar yolunu bulamadı, yok maskeni düzgün takman konusunda seni uyardı diye, yaptığı işe, bilgi birikimi ve tecrübesine güvenmediğin o insanların karşısında, kendini mafya filmlerindeki kabadayılar gibi sanıyorsun ya; şimdi, ağzında maske, dört duvar arasında filyasyon ekibini bekleyedur…
Hayatını bir türlü eve sığdırmayı beceremeyenlerin yükünü en ağır şekilde canlarıyla, gerektiğinde ağır çalışma saatleriyle, sosyal hayatlarına ve sevdiklerine koydukları mesafeler ile ödeyen sağlık çalışanlarına insanca muamele etmek dışında, başka yükümlülüklerimiz de bulunuyor. Bir grup, saat 21:00’de evlerinin pencerelerine ya da balkonlarına çıkarak sağlık çalışanlarını alkışladı, hatta bazıları tüm sosyal medya hesaplarından duyarlılığını ( ! ) gösterdi. Başka bir grup 1 dk’lık ışık kapama eylemine evdeki sinema ortamından eşlik etti. Bazı esnaf kardeşlerim, işletmesinin unlu mamullerini sağlık çalışanlarına moral vermek ve yalnız olmadıklarını hissettirmek için, hiçbir reklam kaygısı da gütmeden ( ! ), onlar ile paylaştı. Siyasetçi kimliğine sahip birkaç kişi, sağlık çalışanlarının çalışma şartlarının ve talep ettiği hakların destekçisi kıvamında ( ! ) , muhalefete üstünlük yarışına girdi. İndirimler, kampanyalar derken, kodlama kaydı. Elbette kendi imkânları ile koruyucu ekipman desteği sağlayan kişi ya da kurumları; kumbarasındaki harçlığını, tek geçim kaynağı olan emekli aylığını, namazlarında dualarını, sevgi dolu mektuplarını gönderen kimseyi ve samimiyet içeren hiçbir davranışı unutmadım ancak, atılacak her adımda toplum yararından öte kendi çıkarlarını gözetenlerden de bahsetmezsem, anlatacaklarım eksik kalacak gibi geliyor bana.
Alınacak birkaç küçük önlem ile elimizden, alkıştan daha fazlası gelebileceği kanaatindeyim… Mesela; o çenenin altına, dirseğine ya da aksesuar niyetine bileğine taktığın maskeyi, burnu da içeri sokarak takabilirsin değil mi? Günlerde, oturmalarda mantı, kısır ve dolma yerken attığın kahkahanın sağlık çalışanları başta olmak üzere herkesin hakkı olduğunu idrak ederek, tedbirlere uyabilirsin. Zorlu hava şartlarında dahi engellere meydan okuyan sağlık gönüllüleri her ne kadar bir kahramanlık örneği sergiliyor olsalar da; onların da bir evi, evinde bekleyenleri, sevenleri ve hayalleri olduğuna saygı göstererek, sıkılan canını, bahane üretmemesi konusunda terbiye edebilirsin. Zorunlu nedenler dışında hareketliliğini ve çevre ile temasını azaltmadıkça bu sürecin uzayacağının farkına vararak, kendine verdiğin çeki düzen ile sağlık çalışanlarını kat kat önlük ve kişisel koruyucu ekipman kullanmaktan kurtarabilirsin. Kısacası, uyacağın kurallar ve alacağın bireysel önlemler ile salgının seyrinde tükenme noktasına gelmiş, hatta entübeli hasta durumundaki sağlık çalışanlarına müdahale edip, onlara rahat bir nefes aldırabilirsin…