Alışılagelmemiş Bir Biyografi: Loving Vincent
Resim sanatından sinema sanatına uyarlanan ve 95 dakikalık sürede insanı sanat denizinde bir balığa eviren devrimsel bir çalışma: Loving Vincent.
Bugüne kadar birçok ressam biyografisi filmleştirildi. Frida, Andrei Rublev, Piroşmani, Caravaggio ve Modigliani dönemlerinde oldukça ses getiren ressam biyografi filmleridir. Modern resmin kurucusu kabul ettiğimiz Van Gogh’un; Vincent, Lost For Life, Van Gogh, Vincent & Theo gibi pek çok filmi de çekildi. Peki, Loving Vincent filminin bütün bu filmlerden farkı ne oldu ve neden bu kadar ses getirdi?
10 Yıllık Bir Emeğin Sonucu: Loving Vincent
10 yıllık bir emeğin sonucunda ortaya çıkan, tamamı 125 ressamın 853 adet özgün tablo yapmasıyla oluşturulan 65 bin karelik bir film olması, onu şüphesiz bütün biyografi türlerinden ayıran yanlarından biridir. Van Gogh’un kendisine haz resim tekniği kullanılarak, filmin tamamının kendisinin çizdiği tablolardan oluşması, ressamın kendi dünyasının içine girmemize olanak sağlıyor. Öyle ki Van Gogh’un hikayesi anlatılırken filmde, biz hikayeyi ressamın fırçasından izliyoruz.
Devrimsel Bir Film: Loving Vincent
Ancak Loving Vincent filmini devrimsel bir film haline getiren sadece görselliği değil; anlatım dili, ressamı anlatış biçimidir de. Biyografi türündeki filmlere herkes aşinadır. Genellikle bu filmlerde anlatılan şahsiyetin başarıları, özel hayatı, insan ırkından üstün yetenekleri anlatılır. Oysa bu filmde Vincent’ın ruhunu ve kalbini tanıyoruz. Öyle ki biz onu insanların üzerinde bıraktığı etkisinden ve sanatındaki fırça darbelerinden tanıyor; hayatının detaylarını ise yalnızca karakalem çalışmasının ardından izliyoruz. Çünkü her sanatçı gibi Van Gogh da eserleriyle ve bizde bıraktığı etkiyle tanınmaya layıktır.
Van Gogh anlaşılmak isteyen biriydi. Hep anlaşılmayı bekledi ve hayatını belki de bunun uğruna resim yaparak harcadı. Resim yapmak, insanların yüreklerine dokunmak, orada bir yer etmek istedi. Bir fabrika işçisi gibi her sabah kalktı ve akşama kadar resmetti. Doğayı tanıdı, onu izledi ve bizlere gördüğü doğayı anlatmak istedi.
“Çoğu insanın gözünde ben kimim? Toplumda herhangi bir yeri olmayan ve asla olmayacak değersiz, sevimsiz bir insan. Kısaca, aşağılık. Pekala, bu tamamen doğru bile olsa, gün gelecek; çalışmalarımla bu hiç kimsenin, bu değersizin kalbindekileri göstermem gerekecek.”
Van Gogh ve Hayata Bakışı
İnsanlara ulaşma arzusuna sadece sanat yoluyla ulaşabileceğini fark etti. Resmetmenin onu ebediyete götürebileceğini keşfetti. Resmin onu anlaşılır kılacağına inandı. Kendini insanların ona baktığı biçimde tanımladı belki ama eserlerine sonsuz bir güvenle baktı. İçinde çetrefilli bir paradoksla yaşamaya mahkum gibiydi adeta.
Kendi içinde kocaman bir buhranla yaşayan Van Gogh’un hayatının anlatımı da hüzünlüdür. Bu hüzün ise onu hayatı boyunca erkek kardeşi Theo’dan başka kimsenin anlamadığını bilmek, onun yaşadığı toplumun ne kadar uzağına düştüğünü görmekti. Bunu yaparken de; Van Gogh’u marjinalize etmeden, onun deli veya dahi olduğunu lanse etmeden sadece bir insan olduğunu anlatmak, ressam biyografisi için doğru bir tutum olduğu kanaatindeyim. Çünkü belki de Van Gogh, deli veya dahi değil, sadece geldiği kainatı anlamlandırmaya uğraşan bir garip yolcuydu.
Tanıdık Bir Atmosfer
Film bize ayrıca, çok tanıdık gelen bir atmosfer de kurmuştu. Sanki, Dostoyevski’nin bir kitabında, Goethe’nin Genç Werther’inin peşinden Van Gogh’un ölümünü anlamaya çalışırken, bir Agatha Christie kurgusu içerisindeydik adeta. Bu lezzet, bir de resim sanatıyla birleşince insan, sanat denizinde bir balık olmayı hayal ederken buluyor kendini.
Van Gogh’un sanatı ve hayatı sunulurken ona eşlik eden müzikler, yapının kuvvetini daha da yükseltiyor. Özellikle final sahnesine eşlik eden Don Mclean’ın bestesi Vincent, Lianne La Havas’ın yorumuyla da oldukça başarılıydı.
Özetle Loving Vincent
Loving Vincent, son derece kendine özgü bir film. Ünlü ressam Vincent Van Gogh üzerine bu filmi; bir sanatçı belgeseli, bir resim sanatı güzellemesi, bir Agatha Christie romanı ve de canlandırma sinemasında bir devrimin karması olarak tanımlamak mümkündür.