Merhaba, aldatılmak ve sonrasında oluşan duygu durumlarından bahsetmek istedim.
Geçmişi hatırlamalı, kendinizi bulmalı bir okuma dilerim…
Aldatılmanın normalleştirilmesini reddediyorum. Her insan aldatır, her erkek aldatır düşüncelerini reddediyorum. Erkeklere güvenilmez, her erkek aynıdır düşüncelerini reddediyorum.
Yazılarıma reddederek başladım. Reddim etiketleme yapmak, reddim normalleştirmek. Bir üstte yazdıklarımda ‘ her insan aldatır, her erkek aldatır’ dedim çünkü bir erkek aldattığında ‘ erkekler böyledir’ zihniyetini de kabullenemiyorum.
Niçin aldatan kısım bir erkek olduğunda bunu genellemeye tutup bir kız aynısını yaptığında ‘ onun da yolu belliymiş’ zihniyetiyle boğuşuyoruz?
Aldatmanın cinsiyeti yoktur. Hangi cinsiyette olursa olsun hep aynı sonuçları hep aynı duyguları doğurur.
Sevdiğiniz, güzel ve kaliteli vakitler geçirdiğiniz; bir yola beraber adım attığınız kişinin hayatında tek kişi olmadığınızı öğrendiniz. Gözyaşlarınız sel oldu, başkasına güvenemem dediniz. Peki beklenen nedir?
Özür dilenmesi mi ? Peki, özür de dilendi. Değişen şey nedir?
Pişmanlık duyması mı? Peki, pişmanlık duyduğuna ikna da oldunuz. Ya sonra?
Diğer kişiyi değil sizi seçip sizden özür dilediği, pişmanlığı sizden yana olduğu için mutlu olmak mı gerekir? Ya da bir nebze daha affedici olmak mı gerekir?
Sizi başkasıyla aldatan kişi, eğer o kişinin haberi dışında oluşan bir durumsa onu da aldatıyor demektir. Anlayacağınız bu durumda sadece aldatılan siz değilsiniz. Ortak bir acı söz konusu.
Olayı o an için tamamıyla ele almamız, her açıdan düşünebilmemiz mümkün olmayabilir. Ama durup bir düşünmek gerekir.
İhtiyaç duyduğumuz şey ne ? Biz şu an ne istiyoruz ? Ne olması bizi mutlu edecek?
Bir ilişkiyi en net bitiren hatalardan biridir aldatılmak, öylece kalır o ilişki. Sözler, planlar; hayaller… Hepsi orada kalıverir. Şayet aldatıldıysanız ilişkiniz cümlenin ortasında kocaman bir nokta ile biter. Cümle devrik, sonu gelmemiş ne olduğu ne olacağı belli değil öylece kalıverir.
Bırakın ve uzaklaşın. Değersiz olduğunuz ve bunu hissettiğiniz yerde kalmak size iyi gelmeyecektir. Bir süre iletişime geçmeyin. Durup düşündüğünüz kendiniz olmalısınız. Size en çok yardımcı olacak kişi sizsiniz. Kimsenin size bakıp ‘ vaaahhh vaahhh aldatılmış, belliydi böyle olacağı’ deme hakkı yok. Sizden sorumlu sadece sizsiniz bu ilişkide.
Aldattı ama ben onu çok seviyorum… Bunu demenizin sebebi aldatıldığınız kişiyle kendinizi kıyaslamanız, ‘onda benden farklı ne var da onu seçti? ‘ merakı değilse size tavsiyem, vazgeçin. Sevilmediğiniz bir yerde durmak sizi sandığınız kadar mutlu etmez.
‘Döner mi? ‘ sorusu, aldatan bir insanda vicdan yoktur; vicdanı olmayan bir insandan merhamet beklemek tahmin edersiniz ki bayağı saçma olur. Şayet hatasını kabul etmesi, bunun için belli başlı adımlar atması belki sizi zamanla yumuşatabilir. Bunun için en önem verdiğiniz şey zaman olmalı…
Zamana bırakın her şeyi. Zaman size en güzel şekilde karşılığını verecektir.
İllaki barışma taraftarıysanız ya da böyle bir düşünceniz varsa gerçekten değiştiğine emin olmadan barışmamanızı öneririm.
Ayrıldıktan sonra, karşı taraf yeni ilişkiye başladığında partnerine gidip size yaptıklarını anlatmak konumunuzu ondan farksız bir yere taşımaz. Artık aynı seviyede var olan 2 kişi olursunuz. Her insan hatalar yapar ve sonrasında pişmanlık duygusuna kapılıp, kendini değiştirme kararı alabilir. Size bunu yaşatması başkasına da yaşatacağı anlamına gelmez.
‘Ama ben mutlu değilim o da olmasın’ gibi bir düşünceye de kapılmamanızı öneririm. Sadece sizi mutsuz ettiği için karşıdaki kişinin hayatını etkileyecek düşüncelere kapılıp hamleler yapmak; karşıdaki kişiden çok sizi yorar. Birinin mutsuzluğu sizi mutlu ediyorsa, vicdanınızı bir yoklamanızı tavsiye ederim 🙂
En büyük intikamınız, kaliteli yaşam; biriktirdiğiniz güzel gülüşler olsun.
Bir kere aldatılma yaşadınız, daha temkinlisiniz evet. Ama güvensizlik duyduğunuz kişi size bunu yaşatan kişi olmalıdır, sonrasında hayatınıza aldığınız kişi değil. Tedbirli olun tabii ki ama unutmayın ki ‘ insanların içinden geçeni bilemeyiz. çok masum görünen şeyler bile kötü bakan biri için cehennem derecesinde olabilir.’
Siz ikinci bir kişi olmayı hak etmediğiniz için ayrısınız. Sizin kıymetinizi bilmeyen biri için hala ağlamaya, hala üzülmeye devam mı edeceksiniz?
‘Çok mu kolay sanki?’ diyorsanız; evet kolay değil belki ama imkansız da değil.
En güçlü olmanız gereken zaman. En doğru kararı vermeniz gereken zaman…
Belki bazılarımız bunu çoktan atlattı, belki bazılarımız henüz yaşadı bunu.
..
Ben atlattım.
Çoğumuz atlattı.
Sıra sizde…
Şimdi düşünüp kendimi tebrik ederim hep. Çevremdeki insanları da tebrik ederim sık sık…
Siz de kendinizi tebrik edin.
Her yeni gün, yeni umutlar getirir peşinde. Her ağladığınız gecenin sabahı olur. Geçmez dediğiniz her acı geçer, siz size baki kalırsınız.
Geçmişinize üzülürken geleceğin güzelliğinden mahrum bırakmayın kendinizi.
Ne yapacağınız konusunda çok kararsızsanız şayet size önerimdir ‘hiçbir şey yapmayın.’ Özgürlüğe bırakın o şeyi. O şey sizi elbet bulacaktır.
Bazı acılar yaşadık, güzel geldik bu zamanlara. Biraz eksildik, oldukça çok kırıldık. Ama nefes almaya devam ettik. Daha güçlü, daha emin adımlarla da ilerliyoruz. Zaman işliyor, bizler değişiyoruz…
Sona gelmişken. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Bu yazımda kendinizi gördüyseniz şayet tüm kalbimle sizi de tebrik ediyorum. İnsanlar sever, aşık olur; güvenirler. Bu duyguları kullanıp, kötüye çekenler utanmalı; sevenler değil. Kalbinize yük olan ne varsa, ondan kurtulun. Söylemediğiniz sözleri söyleyin, düşünceleriniz en net şekilde dile getirin. Emin olun, aranızdaki ilişki affetmiş olmanıza rağmen affetmemişken ki halinden farksızsa bu yaşanacak en ağır durumdur.
Tecrübe, insanın kalp ile bağlantısını kesip; duruma mantıksal bakması demekmiş.
Kabul tecrübeli olalım ama…
Çocuk kalan yanımız doldursun, kalbimizin her köşesini. Öyle daha merhametli…