Bir kısım insanlar kalbe hitap eder, başka bir kısmı ise akla…
Aslında ikisi de aynı yola çıkıyor. Sadece sonuçları farklı.
Akıl bakar, kalp görür.
Akıl düşünür, kalp sever..
Kalp yaramaz bir çocuk gibidir. Koşar, düşer, yara alır, kalkar, tekrar düşer, tekrar canı yanar, yine de isteklerinin peşinden koşmaktan vazgeçmez.
Akıl ise deneyimli bir yetişkin gibidir. Mantıklı olanı savunur. Kurallar koyar, sebep-sonuç ilişkileri kurar, açıklamalar yapar, kalbin spontanlığını durdurmaya çalışır.
Peki ya karşı karşıya gelirlerse ? İşte asıl sorun burada başlıyor.
Bir yanın diyor ki sakın yapma yapacağın çok yanlış. Gittiğin yol engebeli, sen çok üzülürsün , aileni sevdiklerini üzersin onlar için kendi sınırını geçme…
Diğer yanın ise yapmak istiyorum. Sonucu ne olursa olsun ben bunu yaşamak istiyorum en derin duygularımla.
Çıkmaza girdik iyi mi.
Peki hangisi ?
Kalp ile akıl arasından sadece birini seçip diğerini yok saymaya çalışmak, benliğimizin yarısını çöpe atıp yarım bir şekilde yaşama devam etmeye benzer.Ne demiş atalarımız: “Akıl var, mantık var!”. Ama aynı zamanda kalp de var… Her ikisine de sahip çıkıp, her ikisini de benliğimizde bütünleştirmek dileğiyle…