Ahiret İnancı ve Korkularımız

Kaynak belirtilmedi

Bir şekilde, bir durumda ölümden korkup korkmadığım sorulsaydı, cevabım ‘’Hayır’’ olurdu. Yani ölümden korkmadığımı söyleyebilirim. Bir insanın ölümden korkmaması, psikoloji biliminde depresyon belirtilerinden biridir. Depresyonda olmadığımı biliyorum. O zaman gerçekten korkmuyor muyum? Bilmiyorum, belki de en çok ben korkuyorumdur.

Bir insanın korkusu ne kadar büyük olursa korkunun ortaya çıkardığı istek de büyük olur. İstekler, korku meşgalesinden daha büyük olmalıdır ki korku yatışsın. İşte bunun için ahiret inançları ölüm korkusunu minimize eder.

Her insanın korktuğu bazı şeyler vardır. Korkusuz bir insan olamaz, çünkü düşüncelerin korkuları yatıştırma yeteneği yoktur. Senin korktuğun şeye başka birisi korkmayabilir ama onun da korktuğu şeyler elbet vardır.

İnsan zihni, yaratılış itibari ile ölümü düşünme ve onu tahayyül etme becerisinden noksandır, fakat korku genelde varsayımlar üzerinde kurulu bir durumdur ve insana verilmiştir. Bu yüzden hayvanlar aslında hiç korkmazlar!

İnsan zihninin ölümü düşünme becerisinin olmadığını söylemiştik. Bu durum nelere yol açar? Biraz düşünelim.

Bizler ölümü düşünmekte o kadar yeteneksiziz ki, dışarıdan bir müdahale olmadan ölümü hatırlamamız neredeyse olanaksız. Ölümü hatırlamamız için birilerinin ya ölmesi gerekiyor ya ölümü konuşması gerekiyor ya da mezarlık ziyaretleri yapmamız gerekiyor. Evrimsel olarak düşünüldüğünde ölümü düşünme becerimizin noksanlığı hiç de mantıksız bir durum değil çünkü her an ölümü düşünerek yaşamak biraz zor (!) olsa gerek.

Ölüm algısı belirsizlikten ibaret olduğunda büyük problemler çıkar. Ahiret inançları bir çeşit ölümsüzlük isteği olduğu için ölümün kendisini düşünmemizi çoğu zaman engeller. Gerçekten ahiret inancı ve sonsuz yaşama inanan birinin ölümden korkması için hiçbir neden söyleyemezsiniz. Çünkü ahiret inancı bir nevi ölümsüzlüktür. İnsana ölümsüz olmanın verdiği huzur paha biçilemez!

Tenasüh (reenkarnasyon) inancının ölüm korkusunu tolere edebilmesi olanaklı sayılır. Çünkü iyi bir insan olmak için tekrar tekrar şansın var. Sadece yaşayacağın kötü deneyimlere veya sevdiklerinin yaşayacağı kötü deneyimlere üzülebilirsin, ama yine şansın var. ‘’Bunun bir anlamı var mı?’’ diye sorduğunda ise tolere edebilmen oldukça güç olacaktır, çünkü aslında ‘’Bunun bir sonu var mı?’’ sorusu ile aynıdır. Sonu olmayan bir şeyin anlamı da olamaz, yine de Tenasüh ölüm korkusunu küçülten ilk inanç sanırım.

İbrahimi dinlerdeki ahiret inancı, yaşamda kalamama korkusunun önüne geçen büyük bir olgudur. İşte burada sıradan zihinler dinlerdeki maddi ödüllere ve korkulara takılır durur. Cennet veya cehennem. Cehennem azabı korkusu sıradan bilinci korkutur. Yine burada dindar olanlar dindar olmayanları ölüm sonrası ile korkutur. Halk, dinlerdeki manevi zevkleri aramak yerine maddi zevklerle oyalanır. Zaten manevi zevkler de neredeyse hiç yazılmamıştır. Sadece ödüller ve cezalar. Ahiret inancının cezaları burada çektiğin ölüm korkusundan ağır basar çoğu zaman. Dolayısıyla ölüm korkusunun ortaya çıkmasındaki durum ahiret inancındaki korkuların gerisinde kalarak, ölüme değil ölüm sonrasına yönelmeyi zorunlu hale getirir. Yani, cehennem korkusu ölüm var oldukça var olur, ölüm yoksa cehennem korkusu da yoktur. Çünkü cehennem korkusu ile insan eylemlerini değiştiremez. Davranışların cazibesi, cehennem ateşindeki korkuyu çoğu zaman bastırır. Peki o zaman cehennem ne işe yarar? Ölüm korkusunun bastırılması ve ölüm korkusu yerine ahiret azabı korkusunun ikame edilmesi.

‘’Kötülük tanrılar arasında olmaz, kötülük daima ölümlü doğalar arasındadır, yani burada, bu yerdedir! O nedenle hemen buradan oraya kaçmalı. Tanrılara benzemeye çalışmalı. Benzemek içinse adil, dindar ve ölçülü olmalı.’’
—Platon

Tanrılar arasında kötülüğün olmaması, ölümlü doğaların kötü olabileceği, o yüzden buradan oraya kaçmamız gerektiği. Peki burası neresi? Oraya nasıl varabiliriz?

Burası; karanlıktır, maddi hazların olduğu yerdir, duyular dünyasıdır.

Orası; aydınlıktır, manevi hazlar ve Us ’un dünyasıdır.

Kötülük karanlık mağalarsa, iyilik gökyüzü, akıl ve kavramlardır. Yani ölümsüzlüğe ulaşmak lazım, nasıl?

Ölümsüzlük ölümden gelir. Ölmemek için ölümsüze kavuşmak gerekir. Bir şeyin zamanı ve mekânı var ise o ölümdür. İşte burada 2’ye ayıralım ölümü;

1-Meft-i tabii: Biyolojik ölüm,

2-Meft-i iradi: Mağaradan çıkıp duyulardan kurtularak kavramlara dönüşmek. Yani zamanı ve mekânı olmayan us, ruh veya bilinç kavramlarına dönmek (Siz hangisini seçerseniz).

Bu yüzden uyanık kal, korkularla yaşama, imgeleri kenara çek, perdeyi kaldır, duvarları yık, ön yargıları sil ve mağaradan çık, çünkü vakit az-zaman kısa.

 

 

 

 

Murat Kara
Din, felsefe, bilim, sanat / instagram.com/psikolog.muratkara/
Önceki
CHARLİE’NİN ÇİKOLATA FABRİKASI

CHARLİE’NİN ÇİKOLATA FABRİKASI

Sonraki
03.03 DOLUNAYDA AÇAN ÇİÇEK

03.03 DOLUNAYDA AÇAN ÇİÇEK

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.