”Ah bir ataş ver” türküsünü her duyanın yüreğinde bir şeyler cız eder. Sözleri gelir oturur boğazınıza, bir yumru oluşturur. Bilmeden hikayesini uzaklara bakarsınız. Dinledikçe dinler, belki biraz ağlarsınız. Belki kendinize, belki de türkünün arkasında yaşanan hikayenin ne olabileceğini düşünerek hüzünlenirsiniz. Ve sonrasında dersiniz ki ”Ah bir ataş ver, cigaramı yakayım…”
Türke Özgü Bir Ezgi
Müzik çeşitli seslerden oluşan yapıtların çalınması veya söylenmesi ile oluşur. Sesin çeşitli biçimsel ve anlamsal titreşimler yaymasıyla da meydana gelir. Türkü ise Türkiye’nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen halk şiirlerinin her çeşidine verilen addır. Türkü sözcüğü, Türk adının sonuna, ilgi eki olan “î” ekinin getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. “Türkî”, Türk ile ilgili, Türk’e özgü anlamında kullanılır. Türkü, kendine özgü ve belirli bir ezgi ile söylenen, hece ölçüsüyle yazılan ve zamanla anonimleşen bir nazım biçimidir.
Halk arasında ağızdan ağıza yayılan, dinleyeninde, söyleyeninde kalbini sızlatan onlarca türkülerimiz arasında bir türkümüz var ki köşeye her sıkıştığımızda dudağımızdan dökülür ve ” Ah bir ataş ver” deriz… Türkünün aslında bilinen iki farklı hikâyesi var. Birini Sunay Akın söylemiş anlatmıştı, merak edenler araştırabilir. Özellikle ben diğer kısmını anlatacağım…
Ah Bir Ataş Ver Hikayesi
4 Nisan 1953, saat 2.15 civari, yer Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıkları… Naboland adlı bir İsveç yük gemisinin baş torpido dairesinin sancak tarafından denizaltımız Dumlupınar’a çarpmasıyla meydana gelen vahim bir kaza… Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar’ın güvertesinde bulunan 8 kişi denize düşmesi… 8 kişiden 2’sinin pervaneye takılarak, birinin boğularak yaşamını yitirmesi sonuçlanan üzücü bir olay…
Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 kişiden yalnızca 22’si kıç torpido dairesine sığınabilmiştir. Burada mahsur kalan 22 kişi battı şamandırasını su yüzüne fırlatarak, güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıranın görülmesini sağlamıştı.
Şamandırayı gümrük motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırmış ve “Alo” diyerek cevap beklemişti… Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını bildirmiştir. Selim Yoludüz, can kurtaran gemisinin geleceğini söylemiş, oksijenin yetebilmesi için hiç kimsenin konuşmamasını ve sigara içmemesi tembihlenmişti.
Saat 11.00 sularında can kurtaran olay yerine gelmiş ve 72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürmüştü. Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle çalışmalar sonuçsuz kalmış, denizaltıdakiler için umutlar tükenmeye başlamıştı, o esnada bir anons gelmiş:
“Türkü söyleyebilirsiniz ve sigara içebilirsiniz.” denmişti…
O 22 kişi hep bir ağızdan ” Ah bir ataş ver” türküsünü söylemişti…
Ah Bir Ataş Ver Sözleri
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım,
Sen sallan gel ben boyuna bakayım,
Uzun olur gemilerin direği,
Ah çatal olur efelerin yüreği,
Yanık olur anaların yüreği,
Vur ataşı gavur sinem kor yansın,
Arkadaşlar uykulardan uyansın,
Uzun olur gemilerin direği,
Ah çatal olur efelerin yüreği,
Yanık olur anaların yüreği…
Denizaltıda ölen 81 kişiyi saygı ve rahmetle anıyoruz…
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerilen İçerikler:
- Türk Robin Hoodlar: Zeybekler ve Hikayeleri
- “Ezberlemeyin!” Diyen Bir Bilim İnsanı: Cahit Arf
- Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları: Welcome to Capitalism
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: