Adalet nedir?
Kelime anlamı olarak adalet, “hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe” demektir. Buradaki hak ve hukuk Dünya üzerindeki tüm varlıklar için geçerlidir.
Anlamı, okunduğunda kulağa güzel ve güven verici gelen bu kavram, bakalım Dünya’da ne demekmiş?
Dünya’da adalet Beyaz ırkın Siyah ırktan üstün olması demektir.
Adalet, güçlünün zayıfı köleleştirmesidir.
Dünyadaki 650 milyon obeze karşılık 820 milyon kişinin aç olması adaletin temelidir.
Dünyanın en zengin 500 insanın 239 milyar doları varken, aynı gezegende 2 milyar insan yoksul.
Havladığı için zehirlenen köpek, kuyruğuna teneke bağlanan kedi adalet değil mi?
Rezidans dikebilelim diye kesilen ağaçlar…
Balıkları umursamadan derelere, göllere ve denizlere attığımız atıklar bizim için adaletin tam olarak ne ifade ettiğine şahitlik ediyor.
Şimdi adalet nedir?
İnsanları kandırmak için söylenmiş birkaç kelimedir diyebilir miyiz?
Zenginin parayla satın alıp, fakirin maddi gücünün yetmediği birkaç kelimedir.
Ya da insanlığın varmış gibi gösterdiği, kendisi için sadece bir reklam içeren kelime midir?
Bana kalırsa adalet de insan ırkının tükettiği bitmemesi gereken bir kaynaktı.
Nasıl ki, küresel ısınma, birçok hayvan türünün yok olması, kaynakların azalması bizim yüzümüzdense adaletin de sözde kalması bizim yüzümüzden.
Biz ne zaman, bize bir şey olmasın diye sustuysak, ne zaman haksız olanı güçlü diye savunduysak, ne zaman köşemize çekildiysek adalet o zaman tükenmeye başladı.
Adaleti tükettikten sonra “Adalet” için sokaklara döküldük, tıpkı suyu tükettiğimizde “Küresel ısınma” ile ilgili çalışmalara başladığımız gibi. Halbuki en başından biz doğru olanı yapsaydık bunlara gerek kalmayacaktı.
Hepimiz bencilliğimizin bedelini ödüyoruz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” derken farkında olmadığımız bir şey var. Aynı yılan her an bizi bulabilir.
Tüketiyoruz. İnsan ırkı olarak, diğer bütün kaynaklarda yaptığımız gibi acımasızca birbirimizin de haklarını tüketiyoruz. Ya da olan biteni uzaktan izliyoruz.
Amerika’da son yaşananlardan sonra bu kavramı yeniden sorgulamaya başladım. George Floyd, ırkçı bir beyazın iki dizinin altında boğularak can verdi. Bu denli işkence görmesinin bize söylenen sebebi ise aranan bir şahsa benzemesi ya da 20 dolar değerinde bir sahtecilik yaptığı şüphesiydi. Asıl sorunsa Flody ne yazık ki siyahiydi. ABD gözünde hayata çok geriden başlamıştı. Beyaz bir polisin kendisini üstün gördüğünden hayatını kaybetti. Adaletin son simgesi haline geldi.
1917’den beri Filistin’de darbe alan adalet, 2011’den beri Suriye’de bombalanıyor. 2016 yılından beri de Türkiye’de senede 300’den fazla kadınla birlikte öldürülüyor.
Ve 1640’dan beri siyahilerle köleleşen adalet, 25 Mayıs 2020’de ırkçı bir polisin dizlerinin altında boğularak can verdi.
Şimdi herkes Dünya’nın ve insanlığın ne kadar adaletli olduğunu sorgulayabilir…