John Grisham’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan “A Time to Kill” 1996 yılı yapımı bir dram/gerilim filmidir. 2saat 29 dakikaklık film 40 milyon$ bir bütçe ile yapılmıştır.
Romandan Sinemaya Yolculuk:
Pek çok yayıncı tarafından reddedilen yazar Grisham, 1989 yılında Wynwood Press vasıtasıyla kitabını yayınlama fırsatını yakalamıştır. Yazarın ilk kitabı olan “A Time to Kill” ciltsiz olarak 5000 adet basılır. Ancak yayınevinin hesaplayamadığı kitabın çok satanlar arasına girecek oluşudur. Aylar sonra yazarın başka bir kitabını yayınlayan Doubleday ilk kitabın sözleşmesini devr alarak özel ciltli baskısını yayınlamıştır.
Kitap okuyucusuyla yakaladığı başarının ardından 1996 yılında beyaz perdeye aktarılarak aynı adı taşıyan filme uyarlanmıştır. Yönetmenliğini John Schumacher’in yaptığı filmin başrollerini Matthew McConaughey, Sandra Bullock ve Samuel L. Jackson paylaşıyor. Yönetmen diğer yan rollerde Kevin Spacey, Ashley Judd ve Kieffer Sutherland gibi pek çok ünlü Hollywood yıldızını bir araya getirerek zengin ve başarılı bir kadro oluşturmuş.
Filmin Konusu:
Hikayesi gerçek hayattan alıntılanan film, Misissippi’nin Clanton kasabasında geçiyor. Afrika -Amerikalı küçük zenci kız Tonya Hailey evine dönerken kasabanın serseri takımından iki beyaz adam Billy Ray Cobb ve Pete Willard tarafından tecavüze uğrayıp dövülür. Dövmekle yetinmeyen serseriler küçük kızı ayaklarından köprüye asarlar ancak kız nehire düşer. Çok geçmeden haberi babası Carly Lee Hailey ‘e ulaşır. Carl Lee (Samuel L. Jackson)daha önce kardeşini savunan beyaz avukat Brigance’(Matthew McConaughe)den yardım ister.
Brigance davayı kabul etse de fazla umutlu değildir. Suçluların ırk ayrımından dolayı ceza almayacağını düşünen Carl Lee adliyede tüfekle suçluları öldürür. Ancak çıkan kargaşada suçsuz bir polis memurunu da yaralayarak sakat kalmasına sebep olur. Tecavüzün sebep olduğu intikam cinayetleri medyanın dikkatini çektiği için baş savcı Rufus Buckley(Kevin Spacey) Carl Lee’nin idamını ister.
Yargıç suçlunun başka bir il değiştirmesini reddederek yalnız beyaz jüri tarafından yargılanmasına karar verir. Brigance, her ne kadar başta kabul etmese de davaya hazırlanabilmek için zengin bir hukuk öğrencisi olan Ellen Rock (Sandra Bullock) yakın arkadaşı Harry Rex Wonner (Oliver Platt) ve eski bir aktivist olan Lucien Banks (Donald Sutherland)dan yardım alır. Ölen tecavüz sanıklarından Bill Ray’in kardeşi beyazlardan oluşan (KKK) klanına katılarak protestolara başlar. (Açılımı Ku Klux Klan kendisini siyahilerden üstün gören beyaz Amerikalılardan oluşan bir nefret grubu)Ancak klana karşı olan grupta sadece zenciler değil Carl Lee’yi yalnız bırakmayan beyazlarda vardır. Protestolarda pek çok kişi yaralanır. Klan acımasızca yakıp yıkmaya devam eder. Yaktıkları evler arasında Brigance ‘ın evi de vardır. Umutsuzluğa kapılan avukat, Carly Lee ile yaptığı son görüşmeden sonra mahkemedeki kapanış konuşmasıyla jüriyi etkiler ve Carly Lee suçsuz bulunur.
Film toplumdaki pek çok beyaz insanın kendilerini Afro-Amerikalılardan üstün görme karmaşası ve ön yargıları üzerine kurulu. Ayrıca yasaklı olan (KKK) Amerika beyaz üstünlükçü nefret grubunun eylemlerinin nelere mal olduğunu vurguluyor. Filmin anafikri, Brigance’ın kapanış konuşmasında gizli. Jüriye tecavüz suçunu işleyen sanıkların ufak bir kıza yaptıklarını anlatan ve sonunda onun bir beyaz olduğunu düşünmelerini istemesi filmin en can alıcı sahnesi. Jürinin kendisini Afrika- Amerikalı Carly Lee’nin yerine koyması onu özgürlüğüne kavuşturuyor. Son olarak “A Time to Kill” ırkçılık ve önyargıyı anlatan en başarılı filmlerden bir tanesi diyebiliriz. Yapım yılı eski olmasına rağmen merak edenler için hoş bir seçenek olabilir.