Kadın öyle özlemle dolmuştu ki, aklından geçen her düşünceyi Adam’la bağdaştırıyordu. Her düşüncesini ona çıkartıyordu, her yolun sonundaki deniz ve bu denizdeki şıkır şıkır ışıklı gemi gibiydi Adam’la ilgili her düşünce. İçini ferahlatıyordu kadının. Onun yanından ayrılma düşüncesi her ne kadar kalbini büzüştürüyorduysa, yanında olma düşüncesi de kendisini daha rahat, güvende, mutlu hissetmesine neden oluyordu. Bozkır şehrinde nefes alamıyordu çocukken, doktoru belirli bir hastalık bulamamiş ancak karasal iklim havası boğazına iyi gelmiyordu, nemli olması gerekliydi nefes aldiği havanın. Bu nedenle şehir değiştirmişti. Ama şimdi denize bile gitse rahat nefes alacağı florasını bulamıyordu eğer ki adam yaninda değilse…
Saçları kırık da olsa saç uçlarına kadar seviyordu. Adamın saç uçlarını dahi seviyordu, kıvırcık saç uçlarını kıvırcığa benzetiyor, yeşili gözleriyle buluşturup, beyazını da sakallarına veriyordu. Renk cümbüşüydü Adam’ın yüzü bile. Renkleri çok severdi kadın, renk cümbüşüyle anlatmayı. Anlatımlarında her zaman renkler olurdu, görmeye de aşıktı, hem adamı hem de hayatı. Kelimeleri içinde Adamın adı geçen cümleleri daha çok seviyordu. İliklerine kadar arzuluyordu adamı, dokunuşlarını ezberlemişti, her yanına geldiği zaman dokunduğu yerler o yokken bile inim inim inliyordu.
Sevişmelerini özlemişti kadın, onu istiyordu, severek dokunmayı ve dokunulmasını özlemişti. Adamın daha önceden vücudunda dokunduğu her santimetre karesi inlemeye devam ediyordu, hücreleri bile ezberlemişti adamın dokunuşlarını, o yokken bile dokunuyormuş gibi hissettiriyordu. Bu hisleri özlemişti kadın, hislerini ve kendisine hissettirileni. Kadın ondan başka bir şey düşünemiyordu yine. Yine işini yapamıyor, yine onu düşlüyor, yine onunla gelecek kuruyordu kafasında
Adam yoktu hâlâ, gelecek miydi? Gelecekti. Adam da onu sevdiği için gelecekti. Ancak kadın o zamana kadar kendisini, onu sevdiği kadar sevmediğini anlayacak ve üzüntüden kendini kahredecekti. Kendisine hissettirilen herşeyi severdi kadın, bu üzüntü de olsa, adamdan gelebilecek her şeyi seviyordu kadın. Her çiçeğin bırakıldığı florası doğruyken burada çiçek açıyorsa, kadın da adamın yanında kendini buluyor ve olduğu yerde güzelleşiyordu…