Gece olmuştu, yeşildi rengi. Kadın gözlerini sokağın köşesinden ayıramıyordu… Adamın en sevdiği şeyleri düşünürse ve hissederse gelirdi belki diye yeşili bile geceye yakıştırıyordu… Kendisini bu kadar heveslendiren, ona güvenmesini sağlayan oydu ne de olsa…
Bu aşk vadisine tek başına düşmüş olamazdı. Aylardır baktiğı her yerde onu görüyordu. Eski zamanlarda olsa insanlar topluluğunun gözünde deli sayılırdı, ama güncel toplumda sadece “kör âşık” denilebilecek noktadaydı. Nokta olamazdı bu. Bunun virgül olması için elinden geleni yapmak istiyordu ama bunun için adamı görmeye ve onunla oluşan atmosferine kavuşması gerekiyordu kadının. Nefes alamayan bir canlı yaşayabilir miydi? Canlı kalabilir miydi?
Canlanması, şakıması için adamın yanında olmalıydı ancak adamın işleri vardı, kendisine de söylemişti. Yine de adamının yanında küçük şımarık bir kız çocuğu olan kadın bu bahaneleri duymak veya dinlemek istemiyordu. Hep onun yanında olmak, dizine uzanmak, dudaklarını adamın dudaklarıyla birleştirmek, mutluluğu kırık saç uçlarında hissetmek istiyordu.
Ferhat ile Şirin’in, Romeo ve Juliet’in aşklarını yaşamayı kafasına koymuş, romantizmi hayatını ilk sırasına koymuştu ve bunu yaşayabileceği adamı da bulduğuna inanmıştı. Adam da kırıktı, onu kırık yerlerinden onaracaktı kadın, kendi kırıklıklarına dokundukça adam sihirli bir el değmişcesine iyileşecekti.
Hislerini bu kadar yoğun yaşarken köşede adamın aracı belirmiyor, telefonu adam tarafından aranmıyor, yatağı onun tarafından doldurulmuyordu. Kadınsa küçük bir kız çocuğunun dediğim dedikliği ve şımarıklığıyla Adamın gelmesini bekliyor bunun için ayak bile diriyordu. “Onun buraya gelmesini istiyorum” diyor ancak adama bunu anlatmıyordu çünkü adamın hissederek gelmesi gerekirdi. Hissederek geldiği zaman hissettirdiği duygulara âşıktı kadın.
Mutluluğa, onunla mutlu olabilme ihtimaline kaldırdı şarap bardağını onun elâ ve puslu gözlerini düşündü kendisine, o gözlerin yalnızca kendisine baktığını ve kendisi dışında hiç bir şeye bakmama ihtimalini düşündü. Mutlu oldu. Adamın bıraktığı tişörtü bir kere daha kokladı, bir kere daha kaldırdı kadehini yeşil geceye. Adam yine de gelmedi, kadın onu beklemekten hiç vazgeçmedi.